** ** ** ** H
I Z L I O K U M A ** ** ** **
BELLEME
ÇERÇEVESİ
Tanımı:
Belleme okuma esnasında edinilen bilginin istenildiğinde
çağrılabilecek şekilde hafızaya yerleştirilmesi sürecidir.
Genel Hafıza konusu son bölümde daha ayrıntılı olarak ele
alınacaktır.
Bu güne kadar
yüzlerce kitap okuduğumuzu biliyoruz. Eğer bu kitapların
içeriklerini hafızamızda tutabilseydik şimdi profesyonel
bilgi uzmanları olurduk. Oysa belki de yüzlerce kitap okuduk ve
metinleri okurken kavramıştık, öğrendiğimizi sanmıştık.
Hala kitap okumaya devam ediyoruz. Ama kitap okuduktan 48 saat
sonra hafızamızı yokladığımızda kitaptan aldığımız
bilginin en az % 80’inin kaybolduğunu görüyoruz. Neden?
Nedeni: Bu
sorunun temel nedeni belleme yeteneğimizi, bellemenin çalışma
kurallarına uygun olarak kullanmıyor olmamızdır. Zihnimizde
herhangi bir hastalığın tedavisine uğraşmayacağız. Veya
zihnimizi değiştirmeyeceğiz. Sadece temel bir kısım hafıza
kurallarını kullanacağız. Hafıza sisteminin geliştirilmesi
ayrı bir sorundur. Her insan sahip olduğundan çok daha
güçlü bir hafıza geliştirebilir. Biz burada bellemeden
bahsederken mevcut hafıza yeteneğimizi etkin kullanmaktan söz
etmiş oluyoruz.
Yapılan
araştırmalar bazı şartlar altında bilginin hafızaya daha
kolay ve daha doğru olarak yerleşebildiğini göstermektedir.
Unutmayalım. Her bilgi hafızamızda kaydedilmektedir. Sorun bu
bilgileri çağırabilecek şekilde kaydetmemektir. Belleme genel
hayat akışımızı çok fazla etkiler. Kavrama tekniklerini
uyguladığımızda belleyebilme düzeyimiz artacaktır. Ancak
kavra aşamasında yapılmayan bazı çalışmalar vardır ki
bunların belleme aşamasında yapılmaları sürencin
tamamlanmasını sağlar. Aşağıda gelecek olan alıştırmalar
bu konuda bize yardımcı olacaktır.
Çözümü:
1. Hatırlama
Çalışması Yapın
Etkin okumanın 5
aşamasını daha önce belirttik: İnceleme, sorgulama, okuma,
hatırlama, tekrarlama. Son iki çalışma belleme aşamasında
yapılacaktır. Önce hatırlamayı ele alalım:
Eğer bilgiyi
edindikten sonra kendi ifadelerimizle zihnimizden
canlandırmazsak o bilgiyi hiçbir zaman kullanmamız mümkün
olmaz. Kullandığımız tüm bilgiler edindikten sonra mutlaka
en az bir defa hatırladığımız ve içimizden ifade ettiğimiz
bilgilerdir. Bunlar arasında en çok hatırladıklarımız en
çok kullanabileceğimiz bilgilerdir. Bir diğer deyişle
hatırladığımız her bilgi dokunduğumuz, gördüğümüz,
konuştuğumuz bilgidir. Bilgiyi bir defa sahiplendik mi tüm
hayat boyunca bizim olması için kapı açılmış olur.
Hatırlama
çalışması okuma esnasında her sayfanın veya her bölümün
sonunda yapılabilir; okuma devam ederken yapılabilir.
Hatırlamanın nerede yapılması gerektiği okunan metnin
içerik ağırlığına göre değişebilir. Çok ağır
metinlerde her paragrafın sonunda biraz duraklayıp hatırlama
yapılmalıdır. Profesyonel okuyucular, duraklama sayısını
azaltarak bu işi okuma esnasında da yapabilme yeteneğini
geliştirebilir. Hatırlamada iki önemli kavram: İşaret
taşları ve hatırlama duraklarıdır. Okuma esnasında önemli
fikir taşıyan cümlenin en önemli kelimesine bir işaret
koymalısınız. Bu tür kelimeler işaret taşlarıdır.
Ardından çok ağır metinlerde paragraf sonlarında, hafif
metinlerde sayfa veya küçük bölüm sonlarında duraklama
yapılacaktır. Tam bu esnada tüm fikirler arasındaki ilişki
kurulacaktır. Aşağıda size bazı alıştırmalar
verilmiştir:
a) Aşağıda size
cümleler verilmiştir. Bir sonraki cümleyi okuyun ve geri
dönmeden bir önceki cümlede aklınızda kalan “lüzumlu”
bilgiyi hatırlayın. Çalışmayı baştan alın: Bu defa iki
öncki cümleyi, üç önceki cümleyi, önceki bütün
cümleleri hatırlayın. En sonunda bitirdiğinizde tüm önceki
cümlelerde yer alan bilgileri hatırlayın. Hatırlama yaparken
bilgileri kendi sözlerinizle aklınızdan ifade edeceksiniz:
1.İnsanların harika bir
soluma sistemi vardır.
2.Burundaki tüycükler nefes alırken dışarıdaki kirli
havadan gelen kaba tozları tutarlar.
3.Burun delikleri önce soğuk havayı ısıtıp akciğerlere
gönderirler.
4.Akciğerlerde yüz binlerce bronş vardır. Bu bronşlar arta
kalan tozları tutarlar.
5.Akciğerde milyonlarca alveol kesecikleri vardır ve hava bu
keseciklere dolar.
6.Bu keseciklerde makrofaj hücreleri vardır. Bu hücreler oraya
girebilen tozları veya mikropları yutarlar ve bu suretle
onları yok ederler.
7.Makrofaj hücrelerinin ömürleri bittiğinde oradan
alınırlar, yerlerine yeni makrofajlar görevlendirilir,
temizleme görevini bu yeni hücreler üstlenirler.
8.Ciğerlerde tozlar, mikroplar, atılması gereken maddeler
birikebilmektedir.
9. Bronşlar yapışkan bir müküs maddesi salgılarlar.
Atılacak olan maddeler bu müküse yapışırlar. Böylece temiz
müküs kirlenir.
10. Keseciklerin altında milyonlarca kirpikçikler, tüycükler
vardır.
11.Bu kirpikçikler hep birlikte ritimli hareket ederek atılacak
olan kirli müküs maddesini bronşlardan yukarı doğru iterler.
12.Biz bu müküsü ya tükürürüz ya da yutarız. Böylece
ciğerlerimiz temizlenmiş olur.
13. Eğer bu sistem çalışmasaydı ciğerlerimiz bir günde
tıkanırdı ve bir günde ölebilirdik.
14.Bizi Yaratan gücün neleri düşündüğünü görmek size de
heyecan veriyor değil mi?
b) Aynı
çalışmayı elinizdeki kitabın “İçindekiler” bölümü
üzerinde yapın.
2.Bilgiyi Sistemli
Tekrar Edin
Bilgiyi ilk
hatırlamakla ona sahip olmanın kapısını açmış oluruz ama
onu tekrarlamazsak hayatımızın sonuna dek bizim olmasını
sağlayamayız. Bir saat boyunca kitap okudunuz veya ders
çalıştınız. Bu sürenin son 5-10 dakikasını ilk tekrarlama
çalışmasına ayırmalısınız. O ana kadar ne okudunuz?
Okuduklarınız arasında nasıl bir bağ kurabilirsiniz? Simdi
hafızanızda hangi bilgiler kaldı? Bu ilk tekrarlama
çalışması son derece önemlidir. Okuma bittikten ve
çalışma ortamından ayrıldıktan sonra, bilgiyi ömür boyu
korumak için gerekli olan sistemli tekrar biçimi üzerinde
durulmalıdır.
Tekrarlama olmadan
bilgi uzun süreli hafızaya kaydedilmeyecektir. Yapılan
araştırmalar bu tekrarın sistemli yapılması halinde daha az
emekle ve daha hızlı şekilde uzun süreli hafızaya
kaydolabildiğini göstermektedir. Amerika’da bir kolejin
internet sayfaları arasında dolaşırken okuduğum, tekrar
konusundaki şu sözü çok doğru buldum: “Öğrendikten 24
saat geçtikten sonra tekrar ettiğiniz bilgi tekrar ettiğiniz
değil yeniden çalıştığınız bilgidir.” Çünkü 24 saat
içinde bilginin en az �’i kaybolmakta ve o süre sonunda
ancak yeniden okuma veya yeniden öğrenme amacıyla çalışmak
gerekmektedir.
Kalıcı
belleme şu süreci takip eder:
Bilgi önce duyular
yoluyla elektriksel olarak alınır, çok kısa süreli hafızaya
taşınır; burada 20-40 saniye kadar kalabilir; buradan ayrılan
bilgi ya yok olur ya da kısa süreli hafızaya taşınır.
Elektro kimyasal yapıda bulunan bilgi burada, alınma gücüne
göre 20 dakika ile bir gün arasında bekler. Buradan ayrılan
bilgi ya yok olur ya da uzun süreli hafızaya taşınır. İşte
bilginin ikinci aşamadan üçüncü aşamaya taşınması,
henüz tam haliyle orada iken elektrikle uyarılması ve böylece
kalıcı hafızaya taşınması için yeterli enerjiye sahip
olmasıyla mümkündür. Bu işi yapan çözüm yolu tekrarlama
yapmaktır. En az maliyetli tekrarlama ise şu şekilde
yapılmalıdır : Bir saat içinde alınan bilgi tekrar sistemi ;
1. tekrar: 10 dakika
geçtikten sonra 10 dakika süreyle
2. tekrar: 24 saat geçtikten sonra 5 dakika süreyle
3. tekrar: 1 hafta geçtikten sonra 3 dakika süreyle
4. tekrar. 1 ay geçtikten sonra 3 dakika
5. tekrar: 6 ay geçtikten sonra 3 dakika
6.tekrar 1 yıl geçtikten sonra 3 dakika
şeklinde
olmalıdır. Böyle bir tekrar sistemi sayesinde bilgi ömür
boyunca bizim malımız olacaktır.
3.Beyninizin Sağ ve
Sol Lobunu Birlikte Devreye Sokun
Amerika Birleşik
Devletleri California üniversitesinden Prof. Robert
Ornstein’in araştırmaları insan beyninin sağ ve sol
loblarının farklı çalıştıklarını ortaya koymaktadır.
Sol lob ayrıntı, matematik, soyut gibi alanların merkezi iken
sağ lob şekil boyut, renk, müzik gibi alanların merkezi
olarak çalışmaktadır. Bu bulgudan hareketle İngiliz beyin
uzmanı Tony Buzan “Mind Mapping” olarak bilinen beyin
haritalaması tekniğini geliştirmiş ve eğitimin hizmetine
sunmuştur. Bu tekniğin temel mantığı, soyut bilgilerle
görüntünün bir araya getirilmesi ve böylece sağ ve sol
beyin loblarının aynı bilgi üzerinde birlikte
çalışmalarının sağlanmasıdır. Zira Ornstein’in
araştırmaları her iki beyin loblarını birlikte kullanan
kişilerin beyin etkinliklerinin 10-15 kat artabildiğini
göstermektedir.
Oluşturacağınız
haritalarda dikkat edeceğiniz kurallar şunlar olacaktır:
Çizimin orta noktasında temel konuyu oluşturan anahtar kelime
yer alacaktır. Her ana bölüm tam olarak ilgili bölüme
bağlanacaktır. Çizilen her çizginin tam üzerine o alanın
taşıdığı bilgi bir kelime halinde yazılacaktır.
Çizimlerin gözle rahatlıkla görülebilen bir yapıda ve
estetik olması şarttır. Birinci örnekte bilgiyi sadece sol
beyin lobunuzu kullanarak yerleştirmeye çalışıyorsunuz. Ama
ikinci örnekle bilgiyi aynı zamanda resme de
dönüştürdüğünüz için iki lobunuz da birlikte
kullanılmaktadır. Böylece etkinliğiniz artacaktır.
a) Önce her iki lobu
aynı anda devreye sokacak çalışmalar yapalım. Beyin
soyutlukları ne kadar somutlukla birlikte düşünebilirse o
oranda etkili belleyecektir. Aşağıda verilen rakamları
görüntü değerleriyle ilişkilendirin.
Örnek: 11 adet (yan yana
iki direk gibi, iki parmak gibi)
15 kilo, 25 adet, P, 100 kişi, bir milyon lira, 18 derece, 2
kilometre, 0.0001 santim
2 kilo patates, 15 kilo elma, 5 metre kumaş, dört adet tokat, 2
adet çiçek
b) Aşağıda beyin
haritalaması tekniği kullanılarak bir çizim yapılmıştır.
Bu çizimi inceleyin. Benzer bir çizimi elinizdeki kitabın üç
temel bölümünde ayrı ayrı yapın.
Alınan
bilgi: İnsanın ruhsal ve cisimsel olmak üzere iki
bedeni vardır. Ruhsal beden kalp, nefs, vicdan ve latifelerin
birbirine bağlı olduğu bir sistem bütünüdür. Cisimsel
beden ise temelde baş, gövde ve bacaklar olmak üzere üçe
ayrılabilir. Baş kısmında kulaklar, burun, gözler ve
dudaklar yer alır. Gövde kısmı kalp, ciğerler, mide ve
bağırsaklardan oluşur. Bacaklar bölgesinde ise diz kapağı,
kaval kemiği ve ayak bileği yer alır.
Örnek 1:
klasik sistemle yazının iskeleti: Örnek 2: Beyin haritalaması
sistemiyle yazının iskeleti:
İnsanın Bedeni
a)Ruhsal beden
aa)nefs ab)vicdan
ac)latifeler
b)cisimsel beden
ba)baş
baa)kulaklar bab)burun
bac)gözler bad)dudaklar
bb)gövde
bba)kalp bbb)ciğerler bbc)mide
bbd)bağırsaklar
bc)bacaklar
bca)diz kapağı bcb)kaval kemiği bcc)ayak bileği
3.Anahtar
Kelimeler veya Kavramlar Oluşturun
Ayrıca her iki lobu
birlikte kullanabilmemiz için anahtar kelime çalışmalarıyla
yeteneğimizi geliştireceğiz. Bizde sülfirik asitin
formülünü hafızamızda tutmayı sağlayan bir teknik
kullanılmıştır. H2 SO4 =Hasan iki
Sevimli Osman dört) Buna benzer şekilde beyin haritalaması
anahtar kelime oluşturabilme yeteneği gerektirir. Anahtar
kelime bir gurup anlam kendisine bağlanan kelimedir. Herhangi
bir bilgi kümesini anahtar kelimeye bağlayabilirseniz bu
anahtar kelimelerle düşünmeyi çok kolay hale getirirsiniz.
Örneğin size çevre kirliliğinin nedenleri anlatılıyor. Tüm
konuları “kirlilik” kelimesiyle ifade edebilirsiniz.
Ardından kirliliğin nedenleri ikiye ayrılıyor. Fabrikaların
yol açtığı kirlilik, insanların yol açtığı kirlilik
olarak konu açılıyor ve tanımlanıyor. Burada ikinci kelime
fabrika ve üçüncü kelime de insanlar olarak tespit
edilebilir. Önemli olan hangi kelimenin tespit edildiği değil,
kelimeler tespit edilirken bunlara bağlanan anlamların tam
olarak farkında olunmasıdır. Buna göre aşağıdaki anahtar
kelime ve beyin haritası oluşturma alıştırmalarını
çözümleyiniz:
a)Aşağıdaki
kelimeler için bir anahtar kelime seçiniz:
-saat 6.00’da
kalk/kahvaltı yap/işe git/kitabını oku/toplantını yap
-peynir/zeytin/bal/reçel/çay/tereyağı/ekmek
-kale/savunma/forvet/savunma/top/takım/orta saha/faul/taç
b)Aşağıdaki olgu
guruplarını birer uygun anahtar kelimeye bağlayınız:
-İstanbul’a 1994
yılında gittim. Otomobilimi kullandım. Yolda bir kaza oldu.
Otobüsle traktör çarpıştı. 4 kişi öldü 5 kişi
yaralandı. Ölenlerden ikisi çocuktu.
-Mısırın başkenti
Kahire mezarlıklar şehridir. Burada 2 milyon insan evsizdir.
Mezarlar eski inanışlara göre yer altında ev gibi
düzenlenmiştir. Dolaysıyla günümüzde evsiz insanlar bu
mezarları ev edinmiştir. Mezarlarda kurutulmak üzere
asılmış bir çok çamaşır görürsünüz.
-Washington D.C.’de
sokakta yaşayan insanlar vardır. Bunlar Homeless people-evsiz
insanlar olarak anılırlar. Amerika’da 2 milyon evsiz insan
vardır. Bunların hepsi fakir değildir. Bu insanlar geceleri
sokağa yataklarını serer ve uyurlar. Bazıları ailelerini
terk etmişlerdir. Evsizlik orada bir kültür. Birilerine kızan
evsiz olmaya karar verebiliyor. Kışın belediye onlara yardım
yapıyor. Soğukta donmamak için kanalizasyon
havalandırmalarının üzerinde yatıyorlar. Şehrin en modern
sokaklarında kimse bu durumdan rahatsız olmuyor.
4.Bilgiyi
Yerleşik Bilgilere Bağlayın:
Bilgiyi bellemenin en
kolay yolu onu hafızada yerleşik bir başka bilgi ile
ilişkilendirmektir. Bu yapılırken aradaki bağlantının
mantıklı olması şart değildir. Eğer bağlantıyı
mantıklı kurmuşsanız sol lobunuzu, mantıksız kurmuşsanız
sağ lobunuzu kullanmış olursunuz. Bol bol bağlama
çalışmaları yaparak bu yeteneğinizi geliştirebilirsiniz.
a)Aşağıdaki kelime
guruplarını her satırdaki ilk kelimeye mantıksız
bağlayınız
-kirpi/diken/inek
-çiçek/yağmur/toprak/karınca
-kuş/daktilo/kalem/karpuz/kedi/elma/televizyon/bomba
-cam/çam/mikrofon/radyo/tren/uçak/dağ/göl/bulut
b)Aşağıdaki kelime
guruplarını uygun bulduğunuz kelimeye mantıklı bağlayınız
-baş/göz/kirpik/burun/dudak/kulak/çene
-kedi/canlı/varlık/hayvan/van kedisi/tırnak
-çiçek/hasta/doktor/ilaç/hastahane/kanser/ışın
tedavisi/ziyaret
-padişah/fatih
Mehmet/1453/İstanbul/fetih/Bizans/ortodoks/hıristiyan/müslüman
c)Aşağıdaki
bilgileri bildiğiniz bilgilere bağlayınız.
Örnek:
Arkadaşınızın adı Fatih Şenel, İstanbul’u fetheden Fatih
ile adaş. Soyadı sinemacı Aydan Şenel’in soyadına
benziyor. Trabzonspor’un eski kaptanı Şenol’un adı
Fatih’in soyadına benziyor.
-Beyinde 1 milyar sinir
hücresi var.
-Dünyada 7 milyar insan yaşıyor.
-Dünyada saniyede 17 milyon ton su buharlaşır ve bir o kadar
her saniye yağmur yağar.
-Türkiye’de 80 adet il var.
-Amerikanın 40 adet eyaleti var.
5.Diğer Belleme
Tekniklerini Kullanın
a)Bilgiyi Abartın
Abartılan ve
normalin dışında bir yapı kazanan bilginin hafızada kalma
şansı daha yüksektir.
b)Önemli
bilgiyi çalışma başında ve sonunda alın
Okuma veya çalışma
sürecinin hemen başında ve sonunda alınan bilgi orta
sıralarda alınan bilgiye göre daha kolay ve etkili yerleşir
ve hatırlanır.
c)Bilgiyi
farklılaştırın
Diğer bilgi
türlerinden farklı bir yapı taşıyan bilginin hafızaya
hatırlanabilecek şekilde kaydolma şansı daha yüksektir.
d)Bilgiye
duyularınızı katın
Bilgiyi görebilir,
ona dokunabilir, onu seslendirebilirsiniz. Unutmayın: sese,
dokunsallığa, kokuya, görüntüye, tada çevrilebilen bilginin
hatırlanma ihtimali çok daha yüksektir.
e)Bilgiye
Duygularınızı Katın
Bilginin
oluşturduğu duygusal çağrışım önemlidir. Öğrendiğiniz
bilgi sizde ne tür duygular oluşturabilir. bu duyguları
araştırın ve abartın.
f)Duyuları filme
çevirin.
Bilgiye
duyularınızı kattıktan sonra oluşan görüntüyü filme
çevirebilirsiniz. Bir hareketlilik oluşturabilirsiniz.
hareketli bilgi tak bilginin yüzlerce kopyası demektir.
Kopyalar çoğaldıkça hatırlanma hızı artar.
TANIMA ÇERÇEVESİ
Tanıma çerçevesi okuma sürecinin ikinci
aşamasını oluşturmaktadır. Bu aşamada “gözler”
görevlerini bitirmişler ve bütün iş beynimize kalmıştır.
Gözlerimizle
çeşitli sembollerin, karakterlerin resimlerini çekeriz. Bu
resimler elektriğe kodlanmış olarak beynimize ulaşır.
Beynimiz önce bu sembolleri hafızasından tarar. Hafızada var
olan sembollerle benzerliğin yakalandığı an tanıma
gerçekleşmiş olur. Örneğin sembolünün ne anlama geldiğini
düşünürken beynimiz =, ¹ , Y, F, E gibi sembollere işaret
koyacak; ama bunların hiç birinde karar veremeyecektir.
Okumanın tam bu aşaması tanıma aşamasıdır. Bundan sonra
gelen kavrama aşaması ise bulunan sembole bağlanan anlamın
veya anlamların hafızadan çağrıldığı aşamadır.
Yukarıdaki karaktere bir anlam bağlamamışsanız onu
tanıyabilirsiniz, yani tam olarak ne olduğunu bilirsiniz ama
onu kavrayamazsınız. Oysa bir Japon bu karakterden hareketle
-watashi-ben- imajını kavrayacaktır. Tanıma bölümünde iki
temel amacımız vardır. Bir yandan daha doğru tanıma diğer
yandan da daha hızı tanıma yeteneğimizi arttırmamız
gerekiyor.
1.Daha Doğru
Tanıma
Tanımı:
Tanıma kusuru veya
hatalı tanıma zihin tembelliğinin veya tam yoğunlaşamamanın
bir sonucudur. Yavaş okumalarda tanıma kusuru tam olarak
belirgin değildir. Ama okuma hızlandıkça hatalı tanıma
kendini belli edecek ve okuma-kavrama süreci bundan olumsuz
etkilenecektir. Eğer çabucak gördüğünüz bir metni hatalı
tanımışsanız beyniniz hatalı tanığınız sembollere
bağlı anlamları arayacak ve dolaysıyla kavrama da hatalı
olacaktır. Örneğin “çabucak camları kesti” cümlesinde
geçen “cam” ile “çabucak çamları kesti” cümlesinde
geçen “çam” birbirinden çok farklıdır. “c” ile
“ç” doğru ayrımlaştırılmazsa tanıma kusuru ve
dolaysıyla kavrama kusuru oluşacaktır.
Nedeni:
1. Doğru tanıma
düzeyinin düşüklüğünün temel nedeni zihin tembelliğidir.
Dikkat keskinliği, değerlendirmelerde ayrıntıları hesaba
katmamızı sağlar. Dikkatsiz bir zihin;
Yabacı adam geldi-----------yerine-----------
yabancı adam geldi.
Kirpiklerini acımadan yaktı----------- yerine--------
kirpitlerini acımadan yaktı.
şeklinde okuyabilir.
İki kelime arasındaki küçük farkı ayrımlaştıramayabilir.
2.Doğru tanımayı
güçleştiren bir diğer neden de kelimelerin resimleri yoluyla
çok sağlıklı şekilde zihinde yerleşmemiş olmasıdır.
Kelimelerin yazıldıkları fontlara göre oluşturdukları belli
resimler vardır. Fontlar değiştikçe kelimelerin resimlerinin
yapıları değişir ve her fonta göre yeniden okunmaları
gerekir. Örneğin: istihbarat, istihbarat, istihbarat, istihbarat,
istihbarat, istihbarat
Şu halde,
kelimelerin resimleri yoluyla zihinlerde iyi yerleşmesi de
doğru tanımaya katkıda bulunacak olan bir diğer faktördür.
Çözümü:
1.Eksiklikleri
Ayrımlaştırın
Aşağıdaki metinde
bazı kelimeler eksik yazılmıştır. Aşağıdaki metni okurken
eksik yazıldığını fark ettiğiniz kelimelerin üzerine Ö
işareti koyacaksınız. Okuma bittikten sonra çalışmanızı
kontrol ederek hatalı kelimelerin ne kadarını bulabildiğinizi
tespit edin.
“Yasama süeci,
yasama mecliserinin kendilerine sunulan işlevin gerçekeşmesi
yolunda işlerin meclislere girişiden başlayarak komisyonardan
ve genel kurulardan geçişlerini ve nihayet süreçen
çıkışlarını içeren bütün aşamarı ve bu aşamalarda
işleyşe dahil olan bütün birmleri ve işleyiş biçimlerni
içerir. Yasma meclislerinin teml görevi kanun yapmak, temsilisi
oldukarı toplum adına toplumsal mekanizaları toplumun ihtiycı
ve talebi paraleinde oluşturmak olarak tanımlanablir. Bu
çerçevde meclisler bir taraftan dış faktölerle diğer
taraftan da iç faktörlele iletişim içeriside olacaktır.
Dış fakörler kapsamında hükümet, devletn diğer kurumlrı,
diğer devletler, devlet içindeki sivil toplum örgüleri,
basın ve bireysel olarak vatandaş düşünüleblir.
İletişimin ve demokratik katılım anlayışın gelişimi
paralelde yasama meclislerile iletişim halinde olan dış
birimler hem saysal olarak hem de etkilik düzeyi bakımdan
gittikçe büyümektdir.”
2.Hataları
Ayrımlaştırın
Yukarıdaki
çalışmaya paralel olarak aşağıda bu defa bazı kelimeler
yanlış yazılmıştır. Yanlış yazılmış kelimeleri bulmaya
çalışırken süratle okuyun veya seminer sunucunuzun verdiği
sürede metni bitirmeye çalışın. Ardından tanıma
düzeyinizi kontrol edin.
“Yasama meclesleri
islevlerini yerine getirirkan temelde iki tip faktor gurupunun
etkişi altınta kalırlar. Bunlardan birini yasama usüluyle
ilgilidir. Meclis üyelesinin binbirlerine göne konunlarının
ne olacağı, nasıl bir iliskilenme bicimlerine sahip
olacakları, görev bolümü ve dagılımını hangi kurullara
bağlı olarak gercekleştirecekleri, işleri hanği işlem
akışından hangi yollarla gecirecekleri, hangi işleri
gerçekleştirmekte yükümlü oldukları gibi hususlar yasama
usulü kavramı çerrevesindedir. Prosedür veya usul hem meclis
tarafından hem de meclısle ilişkili dış guruplar tarafından
kabul görmüş meşruluk aracidırlar. Yazılı veya sözlü
hükümlenden oluşan usul, çatışma ve karmaşanın
engelnenmesini sağlamanın ötesinde yasama meclislerinin
çıktılarını üretebılmeleri bakınından oluşturulmak
zorundıdır.”
3.Benzerlikleri
Ayrımlaştırın
Aşağıdaki metinde
yan yana yazılmış iki aynı kelime gördüğünüz yere Ö
işareti koyunuz. Amacımız benzerlikler arasından
aynılıkları tanıyabilmek ve böylece doğru tanıma
keskinliğimizi arttırabilmektir. Çalışma bittikten sonra
özellikle aslında aynı olmayıp aynı olduklarını
zannettiğiniz kelimelere ilişkin tespitlerinizi gözden
geçirin.
“Yasama
meclislerinin etkileşimde etkıleşimde bulundukları diğer
değir iç faktör gurubu gunubu yasama meclislerinin idari
örgütüyle ilgilidir ilgilidir. İdari örgüt ilk meclis
örneklerinde neredeyse tamamen tamamen önemsizken, bir bin
başka başka tabirle ilk ikl meclis örneklerinde
araştırmaların araştırmaların yapılması, yazışmaların
takibi takibi gibi bigi hemen hemen bütün işler üyelerin
üyelerin kendileri tarafından tanafından yapılırken,
meclislerin gündemlerinin günümüzün modern modern devlet
sistemlerinde son zon derece derce karmaşık hale hele gelmesi
nedeniyle işlerin islerin bir bir çoğu coğu destek personeli
tarafından tanafından yapılmaya yapılmaya
başlanmıştır.”
4.Yoğunlaşma
Yeteneğinizi arttırın
Doğru tanıma için
yoğunlaşma yeteneğimizi geliştireceğiz. Aşağıda rakam
veya harf guruplarıyla karşılaşacaksınız. Sizden istenen
belirtilen rakam veya harfleri alttaki satırlarda doğru olarak
görmeniz ve süratle işaretlemenizdir. Hiç bir taramada
süreniz 15 saniyenin üzerine çıkmamalıdır. Sınıfta
çalışırken, seminer yönetmeniniz bu süreyi 5 saniyeye kadar
indirebilir.
a) Sırasıyla
222, 8, 4, 6 rakamlarını tarayın.
3562221542127822012220220548752220311205482220985201120425622101120222
12089703210326022105620222241031202212456222031622289722298751012521521
222165497
b) Sırasıyla
568, 12, 48 rakamlarını tarayın.
588975685215568521032165851256879851256814527893265858625685856842487987
545684856123568412317572131568412312975112568231234975865681023156812312568442
c) Sırasıyla
9760, 138, 97 rakamlarını tarayın.
9761451976006975976056097899760987597697069709679760542690797609803215609760
12397609760586459760521389760521397605213813129760532181097606512379760851
d) Sırasıyla
kara, kira, uy seslerini tarayın.
kakakarakuruykarakanakatakarakerakerigeiakiraurudarakankarakaratadararamekiramakara
mekkamerakarakuyuyaraarasarakarakkerekerakkirakarakurunadarenenemanakarakedekarahgkarasna
e)Sırasıyla
fgph, ş, ö, p seslerini tarayın.
fghpmhneafghpfgphphfgfghpkargerinfgphnehfgpheilyşambcsçzfgphmakğgkufgğphlkafgphsbfgph
zssczvçöjifgtaelfgpzsezfghsatfgphzse.fghpsakfgphsvafghpzfgnpsefghrfghpgfhpgfphfghph
f) Sırasıyla
iv17, 7m, iv ses veya rakamlarını tarayın.
iev13987ievadrın1iv17myv178ıv17k7491iv71tkevi17iv17kelmyleivon7iv17mil12iv71sbcnhatek1fiiv
217ieiv1231iv178ıgğü1iv18ivziv18iv1717ivıv17evcaiiv17igezlii17vv71vi7m11iv17giv71
2.Daha Çabuk
Tanıma
Tanımı:
Tanıma çabukluğu
beynimizin hızıyla ilgilidir. Beynimizin aradığı kelimeyi,
sembolü bulabilme hızı çabukluğu oluşturur. Beyin,
sembolleri sinirler yoluyla gözlerden aldıktan sonra hafızada
mevcut sembolleri taramaya başlar ve bulduğu her sembolle
aldığı sembolu karşılaştırır. Tam olarak aradığı
sembolü bulduğunda tanıma gerçekleşir. İşte çabukluğu bu
arada geçen süre etkiler. Bazı beyinlerde bu süre daha uzun,
bazılarında daha kısadır. Bu farklılaşmanın çeşitli
nedenleri vardır.
Nedenleri:
Tanıma hızını etkileyen bir dizi neden arasında en yaygın
olanları sıralayalım:
1.Yerleşik
Görüntü Zayıflığı: Kelimeleri resim formatında doğru
algılamamız ve hafızamıza doğru yerleştirmemiz çok
önemlidir. “gökdelen” kelimesini hiç zihninizde
canlandırdınız mı? Şimdi bu kelimenin yukarıdaki formatına
tekrar bakın; kelimenin uzunluğunu, ilk ve son harfini, “g”
harfinin aşağıya, “k, d, l” harflerinin yukarıya
uzantısını görün. Şimdi gözlerinizi kapatıp bu kelimenin
resmini tüm özellikleriyle canlandırın. Resmini çok iyi
çektiğiniz her kelime sonraki okumalarınızda çok hızlı
-neredeyse ışık hızında- tanıyabileceğiniz kelimedir.
Görüntüsü zayıf yerleşmişse tanınması için beyin daha
uzun süre tarama yapmak zorunda kalacaktır.
2.Beyni Hıza
Alıştırmama: Beyin hızlı kullanılabilecek halde iken
onu hızlı kullanmazsak yavaş çalışma alışkanlığını
korur. Gevşek yaşayanların beyinleri de gevşek
çalışacaktır. Dolaysıyla hızlı düşünme, hızlı
sonuçlara ulaşma yeteneklerinin ardında, bu tür
çalışmaları çok yapmak yatar.
3.Beyin Hızını
Kösteklemek: Bir kısım çok kötü davranışlar ve
yaşayış biçimleri vardır ki ne yaparsak yapalım bunlar
beynimizin çalışma hızını ciddi şekilde yavaşlatırlar.
Örneğin eğer hafif de olsa sürekli stresiniz varsa bu,
düşünce akışınızı bloke eder. Bu blokajın etkisiyle tüm
çabalarınıza rağmen beyniniz yavaş çalışır. Bu bağlamda
uykusuzluk, fazla yemek(dolu mide), oksijeni eksik ortamda
yaşamak veya diyaframatik soluma yapamamak, çok durgun ve
hareketsiz yaşamak gibi tutumlar kesin olarak beynimizin
çalışma hızını köstekler. Bu tür yaşantıları
olanların tek çözümü yaşantılarını değiştirmektir.
Çözümü:
1. Eksik Harfleri
Tamamlayarak Okuyun
a)Aşağıdaki
kelimelerin bir kısmının yarısı alttan, bir kısmının
yarısı üstten silinmiştir. Bu kelimeleri zihninizde yerleşik
resimleriyle tamamlayarak okuyacaksınız. Böylece beyniniz
eksik görüntüleri eksik halleriyle daha çabuk tanımayı
öğrenecektir:
“UYKU: Uyku
hayatımızda her şeyin düzene konulduğu, tamir ve tedavi
edildiği son derece önemli bir süreç olarak
yaratılmıştır. Bir kaç hafta uykusuz kalmanın ölüme neden
olduğu hayvanlar üzerinde yapılan deneylerle ispat
edilmiştir. Daha da ötesi insanın yetersiz uykusu ile zihinsel
güç kaybı arasında yakın bir ilişki olduğu, uykusuz kalan
insanların zihinsel çalışmalarının tamamen durduğu ve
düşüncelerini hiçbir şeyin üzerinde
yoğunlaştıramadıkları ispat edilmiştir. 48 saat uykusuz
bırakılan yüksek öğrenimli kişiler ilkokul çocuklarına
öğretilen matematik işlemleri yapamadıkları
görülmüştür.(Hürriyet 26.5.1193) A.B.D.’de 1993 yılında
yapılan bir araştırma sadece düzensiz uykunun A.B.D.
ekonomisine 1993 yılı kurlarıyla verdiği zarar 360 trilyon
liradır.(Bozdağ,1996,Yasama Sürecinde...s.40)
Lütfen bu bölümü
önemsiz bularak geçmeyiniz. Günde 8 veya 10 saat uyuyor
olabilirsiniz. Ancak yine de bu uykunuz hiçbir işe yaramıyor
olabilir. Çoğumuzun sandığının aksine uykusuzluğun
hayatımızdaki engelleyiciliği tahmin ettiğimizden de
büyüktür. Oysa çoğu zaman rahatsızlıklarımızın
uykusuzluktan kaynaklandığını bilemeyiz bile.
b)Size verilen okuma
penceresinin kenarını veya herhangi bir düz kenarı kullanarak
aşağıdaki satırları önce alttan sonra da üstten yarım
kapatarak okuyun.
Uyku beynin dinlenme
vakti sanılmamalıdır. Tersine uyku beynin vücudun dinlenme ve
tamir işiyle meşgul olduğu vakittir. Uykuda beyin değil
vücut dinlenmektedir. Beynin elektriksel yapısı üzerinde
yapılan araştırmalar zihnimizin uyku esnasında en az uyanık
dönemde olduğu kadar yoğun çalıştığını göstermiştir.
Aradaki tek fark gece ve gündüz yapılan işlerin farklı
olmasıdır.
İnsanoğlu üzerinde
yapılmış bilimsel araştırmalar uyku üzerinde şu tespitlere
ulaşmıştır:
1.İnsan her uyku
seansında iki ayrı uyku türünü paylaşımlı olarak ve
ihtiyaca göre uyur. Uykumuz ya derindir ya da hafif olarak
yüzeyde seyreder. Derin uyku NREM olarak adlandırılmıştır.
Bu dönemde cisimsel beden üzerindeki hücre tamirlerinin
düzenlenmesiyle ilgilenir. Gün boyunca alkol, sigara, kirli
hava gibi etkiler; aşırı yorulma, yaralanma, enfeksiyon gibi
nedenler hücre ölümlerini arttırır. Ayrıca bedende her gün
normal olarak 10 milyar hücre ölümü gerçekleşir. Bedeni bir
milyon katlı bir gökdelen olarak düşünelim. Her an binlerce
tuğlası birlikte çürüyüp düşmekte, gökdelenin
çökmemesi için yerlerine yenilerinin yerleştirilmesi
gerekmektedir. Ancak böyle bir çalışmanın sağlıklı
gerçekleşmesi sıfır hatalı bir haberleşme ve analiz
sistemini gerektirir. İşte beynimiz NREM adı verilen derin
uyku esnasında vücudun maddi tamirinin gerçekleşmesi
görevini yüklenir.”
c) Yukarıdakine
benzer çalışmaları gazete veya kitap metinlerinde sık sık
tekrar edin. Unutmayın: Eksik konumda okuyabilen, tam konumda
daha hızlı okuyabilecektir. Beyninize eksik konumla yetinmesini
öğretiyorsunuz.
2. Metinleri Ters
Çevirerek Okuyun
Aşağıdaki metni
ters çevirin ve satırların normal akış yönünde (bu defa
sağdan sola, ok ile gösterilen yönde) okuyun. Ardından
metninizi 90 derece çevirin. Satırları bu defa aşağıdan
yukarıya okuyorsunuz. Unutmayın: Farklı açılardan
okuyabilen, kelimeleri farklı konumlarda tanıyabilen, sık sık
gördüğü konumlarda bir çırpıda tanıyabilir hale
gelmektedir.
“ŞEFKAT NEDİR?
Sevmek bazen
uhuvvet(kardeşlik), bazen aşk, bazen da şefkat kimliğine
girer. Sevgi çeşitleri arasında en ulvisi şüphesiz
şefkattir. Şefkati tanımı itibariyle diğer Sevgi
çeşitlerinden ayıran temel özellik karşılıksız oluşu ve
merhamet boyutunu kuşanmış olmasıdır. Şefkat çok yüksek
bir duygusal karakter gerektirir. Şefkat hissedişinin
zirvesinde olan insan da bu hissedişi yüzünden ya dünyanın
en mesut insanı olur ya da hayati ve yaşamayı kendisine zehir
eder. Sevgi merkezli hislerin vücudun bio-kimyasal yapısında
yaptığı değişiklikleri ortaya çıkarmaya dönük bir
yığın araştırma yapılmış; dar anlamda beşeri sevginin,
güven duygusunu artıran endorfin hormonu salgısını
çoğalttığı, yüksek heyecan ve sevince yol açan emphetamin
salgısını körüklediği gözlenmiştir. Los Angeles
Psikiyatri Enstitüsünden Mark Gaulstan’a göre, gerçek sevgi
endorfin hormonuyla teessüs etmekte, hakiki şefkat belirmekte,
bu işte özellikle örnek olarak anne-çocuk ilişkilerinin
şefkat merkezli şekillenmesinde Oxytocin maddesinin
geliştirdiği “bağlılık ve sokulma” duygusunun büyük
rol oynadığı anlaşılmaktadır.(Hürriyet, 9.2.1993)
Mutluluk
hissedişlerinin cismani bedende endorfin, emhetamin, Oxytocin
gibi maddelerin salgılanmasıyla temsil edildikleri gerçek
olmakla birlikte bu tür hissedişlerin temelde ruhi
yönelimlerle yönetildiklerine ancak dışarıdan oluşturulan
harici etki(hormon enjeksiyonu gibi) yoluyla da
gerçekleşebileceği söylenebilir.
Sevgi temel
başlığı altında uhuvvet, aşk, şefkat gibi sevginin farklı
boyutlarda şekillenmelerinden söz ettik. Boyutu ne olursa
olsun, Bediuzzaman’ın da ifade ettiği gibi, sevgi
kaynağını “kemal, lezzet ve menfaat” unsurlarından
birlikte ya da tek tek alır.
Bu realiteden
hareketle örneğin aşk ve şefkati karşılaştırdığımızda
aşkın birçok sınırlandırıcıyla karşılaştığını
görürüz. Karşılık isteyen aşkta “lezzet ve menfaat”
unsurları devamlılık ve şiddetlenme açısından ön plana
çıkarlar. Bu iki unsurun yokluğu ya da eksikliği aşkın
ölüm fermanını hazırlar. Bu yüzden uzun sürebilen özel
sevgilerin temel kaynağı aşk değil şefkattir. Çünkü
aşık ya muhatabından beklediği “lezzet ve menfaat”
boyutlu karşılığı görememekte ya da bu karşılık kendi
hissedişine en azından denk gelememektedir. Oysa şefkat
hissedişinde karşılık beklenmemesi bu iki
sınırlandırıcıdan gelebilecek her türlü engeli aşar. Öte
landan şefkatte “merhamet” unsurunun da mevcut olması onun
sahibini başka hiçbir hissedişin yükseltemeyeceği mutluluk
zirvelerine tırmandırır. Acaba kendilerini çocuklarına
duydukları şefaatte kaybeden annelerin tattıkları mutluluk
hissedişinden daha yükseklere tırmanabilenler var mıdır?
Beşeri ilişkiler çerçevesinde yoktur şüphesiz. Ancak insan
şefkati sadece anne-çocuk ilişkisiyle sınırlayarak hayatı
boyunca muhtaç olduğu yüksek huzurdan mahrum olmamalıdır.
Çünkü 80 yaşında ihtiyarlardan 8 günlük bebeklere kadar
bütün insanlar şefkat edilmeye muhtaçtırlar ve Rablerinin
engin şefkati altında karşılıksız korunurlar.......”
Alıntı; Muhammed Bozdağ
3. Bilgisayar
Programlarını Kullanın
a)Size verilen
bilgisayar programlarından cho1.exe (hızlı görsel gösterim)
programını çalıştırın ve oku1.txt, oku2.txt, oku3.txt,
okueng1.txt, okueng2.txt gibi isimler verilen dosyaları, sabit
ekrana bakarak sırasıyla 2(00), 4(00), 6(00) 8(00)
kelime/dakika hızlarda okuyun. Yakın benzerlik taşıyan
kelimelerin farkını tanımanız bilhassa önemlidir.
Odaklanın, dikkatle okuyun.
b)cho2.exe isimli
programı çalıştırın. Programda karşınıza çıkan
menüden “ibareleri tanıma” bölümünü çalıştırın.
1-2-3-4-5 kelimeden oluşan ibareler üzerinde sırasıyla
çalışmalarınızı sürdürün.
4. Plaka Okuması
Yapın
Bir süre plaka
okuması yapacaksınız. Dolmuş veya otobüste yolcu iken
geçmekte olan veya duran araçlara bakarak plakalarını
süratle okuyabilirsiniz. Önemli nokta şudur: Plakaları
görür görmez gözlerinizi çevirmeli ve görüntüyü
zihninizde canlandırmalısınız. Ne okuduğunuzu plakalara
bakarak değil, zihninizde kalan görüntüye bakarak
bulmalısınız.
5. Metinlerde
Kelime Arayın
a)Aşağıdaki
paragrafta “eşya” kelimesini arayın:
“ÇATIRDAYAN NEDENSELLİK: Eşyanın
hakikatini inceleyen en temel bilim fizik eşya olmuştur. Fizik
biliminin bulgularındaki değişim eşyanın açıklanmasına
dönük felsefeleri de otomatik olarak değiştireşşaymiştir.
Newton’un 1600 lerde ortaya koyduğu nedensellik
anlayışının en önemli destekçisi olan “tabiat-atom
modeli” eşya genel kabul görmüş ve üç asır
boyeşşayunca tabiatın katı, kütlesel, kesif, yer
değiştirebilireşya karakterde temel inşaat bloklarının
varlığına inanılmıştıeşşay. Ancakeşya kuantum
fiziğinin derinliklerdeki incelemelerinde atom altı
parçacıkların gözden kayboluşu belgelendi. eşya Bu yolda
ilk adım Werner Heisenberg tarafından atıldı.
“Kesinsizlik-uncertainity” prensibiyle tanımladığı
teorisinde bir parçacık yakalanmaya çalışıldığında
pozisyonu belirleniyor sonra kaybediliyor, bir an momentumu
ölçülebiliyor sonra belirsizleşiyordu. Kuaneşşaytum
mekaniği seşyaonunda bu partiküllerin gerçek fizik
vücutlarının olmadığını gördü. Newton’un
bulgularının eşya tam aksine eşyanın boş eşya uzayda
hareket eden katıeşya parçacıklardan oluşeşyamadığı
anlaşıldı. Tespitler araştıreşyamacıları sonunda uzayın
tamamen nabız gibi atan eşya alanlardan oluştuğu fikrine
eşya götürdü. Şimdi kuantum mekaniği parçacıklarıeşşay
dalgalar veya ihtizazeşşay paketleri şeklinde alt
alanlardaneşşay yukarıya sıçramalar eşya olarak
tanımlamaktadır eşya ki bu durum Neweşşayton’un “katı
madde” tanımeşşaylamasını yok etmiştireşşay.
b)Aşağıdaki
paragrafta “fizik” kelimesini arayın:
Elimizfizikdeki kitabınfisik yüzey seviyesinde
katı madfisikdenin gerçekfizik bir fizikeşya vücudufizik
vardır; katı ve kesin olarak maddi varlığı sürer. Ancak
fizikmaddenin iç-alt seviyesinde fizikçiler maddi gerçekliği
bulamamakta, bunun yerine içerde sadece alanlar ve dalgalar
tespit edilmekte, yani “fizikhiçbir şey” bulunmaktaydı.
Madde, özünde hiçbir şey ise maddefizik yok muydufisik, biz
hayal mi görüyorduk? Gerçekte “yokluk” yoktu yani fizik
dışı da olsa vücut vardı; sadece görmekfisik için
hangifisik seviyede baktığımız, tabiatı hangi seviyede ve
fisikboyutta incelediğimizfizik önemliydi. Çünküfisik bir
boyuttafizik varlığı olmayanfizik bir vücutfisik diğer bir
boyutta beliriyordu.
c)Aşağıdaki
paragrafta “ve” kelimesini arayın:
Heisenveberg’in keşifveleriyle birlikte
madevde içine doğru seyahatevler devam etti. İçerevde
değişikve alavenlar keşfedilip tanımlanıncave alanların
kendileverinin bir tabanı, en vetemel yönü, en az
hareketlilikev (excitation) seviyesi, ihtizaz alanı veya boşluk
durumuve ortaya çıkıyordu. Buveradan alanların ana özünün
görülmez, geçişken(transitional) temeli, esası
anlaşılmaevya başlanvemıştı. ve Bu elektromanveyetik “en
az hareketlilik durumlu alan”, atoevm altı parçacıkların
yani maddi vücudun bittiği yerde başlıyordu. Bir başka
tabirle varlığın vücudu hareketlilik-tahrik(excitation) ile
açıkvelanıyordu. Bir elektron titreşimler, dalgalanmalar veya
alttaki alanevların harekveetliliği şeklinde var olabiliyordu.
Araştırevmalar gösterdi ki elektronun varlığı değişik
hareket seviye ve(ya) durumunda bulunabiliyorev; veçok aktif
veya sakin olabiveliyordu. Elektronun yaşayabileceği- vücut
alemde bulunabileceği değişik hareketlilik durumlarına kesin
bir vealt limit-sınır yoktu. veElektron belli bir noktanın
altında iyice sakinleşevvetiğinde vveücudunu tamaevmen
kayvebediveriyor, yani elektrovemanyetik/enerji alandan da
sveıyrılıp yok oluyordu. Hareketin sıfır olduğu noktaveda
vveücut sıfır oluyordu. En az hareveketlilik durumu,
elektveronun bir parçacıkve etkisi oluşturabilmesiev için
yetersiz bir dalgalanevmadan ibaretti. Temel Metin, Alıntı:
Mutelak Gerçeklik Yolunda Bilim ve Din, Köprü Dergisi, Bahar
1996, Yazan Muhammed Bozdağ
8. Tanıma hızını
arttırmaya destek olan bir diğer çalışma kelimelerin
resimlerinin zihne yerleştirilmesi için yapılacak genel
sözlük okumalarıdır. Türkçe kelimelerin toplu olarak yer
aldığı bir sözlükteki kelimelere tek tek bakarak kelimeleri
resimleri yoluyla zihninize yerleştirme çalışması yapınız.
Kelimelere bakarken nasıl bir şekil taşıdıklarına
özellikle dikkat edeceksiniz. Bu çalışmayı, sizi
duraklattığını düşündüğünüz kelimeler üzerinde de
yapabilirsiniz. Okuduğunuz metinde bu tür kelimelerle
karşılaştığınızda onları çabucak işaretleyin. Daha
sonra boş zamanlarınızda bu kelimelerin resimlerine 10
saniyelik zaman ayırarak onları gözlemleyebilirsiniz. Bu
çalışmayı sürdürürseniz resimleri hafızanıza
yerleştirmek için gerekli süreniz bir süre sonra 1-2 saniyeye
kadar inecektir.
KAVRAMA ÇERCEVESİ
Okuma sürecinin tanıma aşamasını kavrama
takip eder. Kavrama aşamasında beyin sembollere bağlanan
anlamları, imajları tarar ve bulur. Aşağıda bu süreç
gösterilmiştir:
görülen
kelime
|
Görülen=hafızadaki,
kelime
|
hafızadaki,
kelime=imaj
|
Ayı
|
Ayı
|
Resim
|
Görme
Çerçevesi
|
Tanıma
Çerçevesi
|
Kavrama
Çerçevesi
|
Görüldüğü gibi
sembollere bağladığımız anlamı veya anlamları taşıyan
imajları yakaladığımız anda kavrıyoruz. Eğer sembollerin
taşıdığı görüntüleri çağıramazsak kavrama
gerçekleşemez. Kavrama en basit düzeyde bir resim, ileri
düzeyde ise filmdir. Resimleri filme dönüştüremediğimizde
tam kavrama gerçekleşemez. Örneğin “Ben+ okula+
gidiyorum.” cümlesinde “okul”, “ben” ve “gitmek
eylemi” ayrı birer resimdirler. Bunları filme
dönüştürebildiğimiz an, “okula gitmekte olan ben’in”
yaptığı işin film halinde zihnimizde canlandığı andır.
Kavrama yeteneğinin gelişiminde iki boyutu dikkate alacağız:
Daha doğru kavrama, daha hızlı kavrama. Bu bölümde
yapacağımız çalışmaları aşağıda özetleyelim:
Daha Doğru
Kavrayabilmek İçin:
Okumadan önce inceleme yapacağız
Okumadan önce sorgulama yapacağız
Karışık kelimelerden anlam çıkartacağız
İsim-tarih-rakam-yer bilgilerine özel dikkat göstereceğiz
Farklı yazı formatlarına özel dikkat göstereceğiz
Eleştirerek, mantık bozukluklarını arayarak okuyacağız
Yakalayamadığımız anlamları tahmin edeceğiz
Metinde yer alan yön kelimelerine özel dikkat göstereceğiz
Okumadan önce okuma amacımızı belirleyeceğiz
Zihnimizi yazıların fikir planları- yazı iskeleti konusunda
eğiteceğiz
Grafiklere-tablolara özel dikkat göstereceğiz
Daha Hızlı
Kavrayabilmek İçin:
Kelime dağarcığımızı geliştireceğiz
İmaj çağırabilme yeteneğimizi geliştireceğiz
Çok okuyacağız
Beynimizi hızlandıran süper sağlık kurallarına uyacağız
A. Daha Doğru
Kavrama
Tanımı: Daha
doğru kavrama verilen mesajda geçen doğru resmin veya filmin
aslına daha yakın olarak zihinde canlandırılmasıdır.
Aldığımız tüm mesajları her zaman yüzde yüz doğru
kavramamız yani verilen mesajı aynen algılamamız kesinlikle
mümkün değildir. Her zaman verilen mesajla bizim
algılamalarımız arasında bazı farklılıklar oluşmaktadır.
Bizim yapmamız gereken bu farklılaşmaları, sapmaları
asgariye indirmektir. Kavrama yanılgısı özellikle mecazların
kullanıldığı anlatımlarda oluşur. Olayı tam ve somut
ifadelerle anlatan metinlerde kavrama hatası asgariye iner.
Aşağıdaki örneklerde verilen mesajlarla, gerçekleşen
kavramaları karşılaştıralım. Bu örnekler doğru
kavramanın anlamını daha iyi açacaktır:
Söz:
“Şimdi o tilkiyi hatırlıyorum.”
Kavranan: O hayvanat bahçesindeki tilkiyi hatırlıyor.
Ormanda giderken bir tilki görmüştü; o tilkiyi hatırlıyor.
Ben kitap okurken bir tilki resmi görmüştüm, tıpkı onun
gibi bir hayvanı hatırlıyor. Tilki gibi kurnaz bir adam
vardı; galiba öyle bir adamı kast ediyor.
Söz:
“Uçarak buraya gelin” dedi.
Kavranan: Bizim kuş gibi uçmamızı istedi. Bizim uçağa
binip uçakla gitmemizi istedi. Bizim koşa koşa gitmemizi
istedi. Galiba orada acil bir durum var hemen oraya gitmemiz
gerekiyor.
Hatalı
Kavramanın Nedeni: Yukarıda görüldüğü gibi kavrama
biçimleri kişilerin zihinlerinde oluşan çağrışımlara
göre çok fazla farklılaşabiliyor. Önemli olan, kişilerin
kullandıkları kelimelerin anlam çerçevelerinin doğru
bilinmesi ve bu çerçevelerin kaçırılmadan sağlıklı
şekilde birleştirilmesidir. Kavrama bu yönüyle bir resim
bulmacanın parçalarını birleştirmeye benzemektedir. Kavrama
doğruluğunun bozulmasının nedeni bazı mesajların
kaçırılması veya alınan mesajların zihin tarafından doğru
yerlerine yerleştirilememesidir. Bu yönüyle hatalı
kavramanın bir çok nedeni vardır. Dikkat kopması,
çağrışımın getirdiği bazı kelimelerin kattığı renkler,
bakış açısı, neyin arandığı, neyin kişinin değer
yargıları arasında önemli veya önemsiz olduğu gibi bir çok
faktör vardır. Bunlar devreye girerler ve orijinal mesajın
kimliğini değişik renklere boyarlar. Okuma sırasında pek
çok bilgi gözümüzden kaçar. Bir ayrıntıyı
kaçırdığımızda o ayrıntıyla ilişkili bir başka bilgiyi
eksik kavramış oluruz. dolaysıyla aldığımız bilgi
düzeyini en yüksek düzeye çıkarmak zorundayız. Dikkat: Ne
kadar yavaş ve ayrıntılı okursanız okuyun dikkatinizi
aralıksız olarak koruyamadığınızdan bilginin önemli bir
kısmını kaçırmaya mahkumsunuz. Okuma hızının artması
kavrama doğruluğunu olumlu etkiler. Bununla birlikte okuma
sırasında daha fazla ayrıntıyı yakalayabilmek için bazı
egzersizleri yapmak zorundayız. Ayrıca okuma esnasında bazı
tutum ve düşünme biçimlerini alışkanlık haline getirmemiz
gerekir. Aşağıda verilen bir dizi çalışma kavrama
doğruluğunu azami düzeye çıkartmakta bize yardımcı olmayı
amaçlamıştır. Yapacağımız çalışmalar şunlardır:
Çözümü:
1.Okumadan Önce
İnceleme Çalışması Yapın
Etkili okuma 5
aşamadan oluşur. Bunların ikisi etkin kavrama için okuma
öncesi ve ikisi de etkin belleme için okuma sonrasıdır. Bu
kural bir bütün olarak söyle ifade edilir: İngilizce
kelimeleriyle; Survey, Question, Read, Remember, Repeat; Türkçe
kelimeleriyle; İncele, Sorgula, Oku, Hatırla, Tekrarla...
İnceleme aşaması
soru sorabilmeye temel olabilecek tespitlere ulaşmamızı
sağlar. Kitap okuyacaksınız: yazarını, kitabın adını,
yayınevini, yayın yılını inceliyorsunuz. Ardından
içindekiler, önsöz, son söz bölümlerini okuyorsunuz. Bu
arada varsa kitabın her bölümünün sonundaki özetleri
okuyorsunuz; tüm sayfaları çevirerek her bölümde
yazılanların genel görünümünü inceliyorsunuz. 300
sayfalık normal ebatlarda bir kitap için gerekli asgari
inceleme süresi 30 dakika olabilmelidir. Hatta İngiliz yazar
Rowntree bu konuda daha da ileri giderek bir saatte okunacak
kitabın 30 dakika incelenmesi gerektiğini ileri sürmektedir.
Aşağıdaki çalışmaları yapalım:
a) Şu anda
elinizde olan kitabı inceleyin: Kitabın adını,
yayıncısını, konusunu, bölümlerini, bölüm alt
başlıklarını, bölüm özetlerini, sayfalarda koyu yazılıp
dikkatinizi çekmeye çalışan cümleleri okuyun. Kitabın her
bölümünü ayrı ayrı zihninizde canlandırın. Hangi bölüm
kaç sayfa? Kitap bir bütün olarak içindekiler bölümü
açısından zihninizde nasıl görünüyor? Kitabı bir bütün
olarak zihninizde görünceye kadar bu çalışmayı yapın.
b)İnceleme
çalışmasını seminerde size verilen test metinlerini okumadan
önce bu metinler üzerinde uygulayın. Metnin başlığını
okuyun. Varsa alt başlıklarını, koyu yazılmış kelime veya
cümleleri okuyun. Yazı kaç sahife, paragraflar nasıl
ayrılmış? Yazının içindekileri henüz tam olarak
anlamasanız da yazının genel bir görünümü zihninizde
oluştu mu?
c)Benzer
çalışmaları kendi kitaplarınızda, gazete okumalarınızda
okuyun. Unutmayın, her zaman önce başlıklar, vurgulanan
cümleler, varsa özetler okunmalı ve yazının tamamı
görülmelidir. Seminer sunucunuz getireceğiniz kitaplarda bu
çalışmayı yaparken size yardımcı olacaktır.
2. Okumadan Önce
Sorgulama Çalışması Yapın
İncelerken
edineceğiniz bilgilere dayalı olarak devamlı sorular
soracaksınız. Şurası kesindir; cevap bulmamızı garanti eden
sır soru sormuş olmamızdır. Okumadan önce ne kadar çok soru
sorabilirseniz, okuduktan sonra o kadar çok cevap alırsınız.
Sorularınız ne kadar anlamlı, önemli ve derinse, cevaplar da
o kadar anlamlı, önemli ve derin olacaktır. Sürekli sormak
suretiyle sorabilme yeteneğimizi geliştirebiliriz.
Herhangi bir kitap
okuyacaksınız: Yazarını tanıyor musunuz? Yazar, konusu
hakkında ne kadar güvenilir olabilir? Yayınevi ne tür eserler
yayınlıyor, ciddiyet derecesi nedir? Yayın tarihine göre
bilgiler ne derece taze olabilir?
Kitabın konusu
nedir? Olay hangi açıdan sınırlandırılmaktadır ve
anlatılmaktadır? Anlatılan konuda neler biliyorsunuz?
Bildiklerinizi ne zaman nasıl öğrendiniz? Bildiklerinizle
kitabın konusu arasında nasıl ilişki kurabilirsiniz? Kitabın
bölümleri arasındaki bağ ne derece mantıklı ve bu bağlar
ne derece kitabın adına bağlanabiliyor? Kitabın hangi
bölümü ne işinize yarayacak? Hangi bölümde muhtemelen ne
anlatılmaktadır?
Bunlara benzer
yüzlerce soru sorabilmelisiniz. Bu aşamanın en önemli yanı
sistemli çalışmanın kapısını açmasıdır. Unutmayalım:
Dimmet, “Sistemli düşünmeyi alışanlık haline
getirmedikçe tahsilin hiç bir kıymeti yoktur” der. Sistemli
düşünmek sistemli çalışmakla mümkündür. Bu çerçevede
birinci bölümde vurgulanan çalışmaları yeniden yapın.
Bu defa incelerken
öğrendiklerinizi soruya dönüştürün. Örneğin kitabın
adı: Hızlı ve Etkin Okuma. İncelerken bunu gördünüz.
Şimdi soruyorsunuz: “Hızlı okuma nedir? Nasıl hızlı
okunur? Ne kadar hızlı okuyabiliriz? Hepimiz hızlı okuyabilir
miyiz? Hızlı okursak bu, derslerimizi nasıl etkiler? Hızlı
okumanın zekaya etkisi var mıdır? Zeka düzeyi okuma hızını
etkiler mi? Hızlı okuma gözlerle mi yapılır? Hızlı
okuyabilmek için beynimizi eğitmemiz gerekecek mi? Bu nasıl
olacak? Etkin okuma nedir? Hızlı okumadan farkı nedir? Etkin
okursak daha iyi kavrayabilir miyiz? Bu kitapta anlatılanlara
güvenebilir miyiz? Hızlı okuma ve etkin okuma bir arada
olabilir mi? Kitabın hangi bölümleri hızlı okumayı, hangi
bölümleri etkin okumayı anlatıyor? Bu iki bölüm ayrı ayrı
mı, yoksa bir bütün içerisinde mi anlatılıyor?”
Gördüğünüz gibi “hızlı, etkin” kelimelerinden yola
çıkarak bir çok soru sorduk. Bu soruları katlayabilirsiniz.
Eğer bu soruları sorarak okuyorsanız kavrama düzeyiniz
inanılmaz şekilde artar. Çünkü tam okurken beyniniz bu
sorulara otomatik olarak cevap aramaktadır. Cevabı bulduğunda
ise hemen beyninizde bir ışık çakmaktadır. Okuyarak daha
çok öğrenebilmenin en kestirme yolu, diğer tüm teknikler bir
yana burada verdiğimiz incemele sorgulama çalışmalarının
okumadan önce mutlaka yapılmasıdır.
3. Karışık
Kelimelerden Anlam Çıkarın
Beynimiz anlamlara
ulaşmak için kelimeleri belli bir sıraya koymak zorundadır.
Bu sıralama işleminde tecrübesiz olan bir beyin kavramak için
daha fazla süreye ihtiyaç duyacak ve muhtemelen sıralamayı
eksik yapacaktır. Karışık sırada aldığımız kelimeleri
kullanarak beynimizi bu konuda eğitebiliriz. Karışık sırada
alınan kelimelere anlam verebilen ve doğruya yakın anlam
çıkarabilen bir beyin, kelimeleri düzgün sırada aldığında
anlamı çok daha doğru çıkaracak ve kavrama hızlanmış
olacaktır. Bu çerçevede aşağıdaki alıştırmaları
yapalım. Her bir örneği çabucak tamamlamaya çalışın.
a)Dörtten az kelime
kullanalım:
a)işledi, kızartıcı, yüz, suç b)odur, ne,
insan, düşünüyorsa
c)arttırır, durmak, hikmeti, aç d)kalkanların, dünya, erken,
malıdır
e)kalbi, güler, neşelendirir, yüz f)kalbi, güler,
neşelendirir, yüz
g)sahibini, öfke, çökertir, önce h)biz de, döner, döneriz,
dünya
ı)ilim, biriktirmektir, öğrenmek, ışık i)kalbe,kalpten,
konuşur, sevgi
b)Dörtten fazla
kelime kullanalım:
a) insanı, değil, yokluğudur, çokluğu,
yılların, ihtiyarlatan, ideal
b)öldürür, yıllar, buruşturur, ruhu, fakat, cildi,
idealsizlik
c)çalışırlar, ve, başarılı, içinde, insanlar,
bulundukları, o, yaşar, zamanı, zamanda
d)olamaz, insan, bir, önceden, hiç, planlamasını, bir, zaman,
yapmayan, önde
e)inanmışlardır, tüm, tarihteki, yaptıklarına, adamlar,
büyük
f)için, demektir, varsa, besleniyor, gelecek, hedefimiz,
planlarımız
g)kendi, durduğu, insanın, düşünceleridir, üreten,
davranışlarını, zihninde, taşıyıp
h)durur, stres, akışımızı, bloke,düşünce, eder, zihnimiz
ı)çekinir,ve, aşırı, başından, insan, olan, aklı, yemek,
uyumaktan
i)her, yardımcı, hastalıklar, gelişimine, zaman, olurlar,
ruhumuzun
c)Kelime
alternatifleri arasından seçim yapalım:
a)Okuma........... bir göz...... ..... beyin
........
1.hem de 2.etkinliği 3.etkinliğidir 4.aşinalığı 5.hem
b)..........insan ........ ............
insandır.
1.küçük 2.hedefsiz 3.başarılı 4.hedefi 5.belirli
c).......... bir dahi .............
................. çalışın.
1.biz de 2.siz de 3.ne var ki 4.yeter ki 5.olabilirsiniz
d)İnsanlar .......... şeyde çok .............
.............. sıhhat ve ................
1.bir 2.aldanıyorlar 3.iki 4.bu 5.bunlar 6.boş vakittir
7.yararlı vakittir
e)Nereye ......... bilen ......... yol vermek
...... dünya ........ çekilir.
1.bir yana 2.önüne 3.için 4.yoluyla 5.kişiye 6.kişiliği
7.gideceğini 8.geleceğini
f)Allah’ın ....eserlerine .........,
yeryüzünü .........., ............. sonra diriltiyor.
1.gazap 2.şaşınız ki 3.bakınız ki 4.nasıl 5. rahmet 6.
yeşerdikten 7.öldükten
g)İnsan ..... ..... kalacaktır. Sermayesi çok
..... Öyleyse onu ..... kullanmalıdır. Yoksa ....heba .......
1.ahırette 2.bu dünyada 3.çok uzun 4.çok az 5.boldur
6.sınırlıdır 7.rasgele 8.dikkatli
9.malları 10.ömrü 11.olur 12.çürür
h).......... insanlar ...... büyük görürler.
Burunları bir karış ..... yaşarlar. .. onları ....
1.bütün 2.bazı 3.diğerlerini 4.kendilerini 5.yerde 6.havada
7.bu durum 8.küçültür
ı)Hızlı ..... yeteneğine .... insan,
hayatını .... yaşar, .... meşguliyetlerle zamanını ....
etmez.
1.karamsar 2.heba 3.önemli 4.gereksiz 5.bomboş 6.dolu7.okuma
8.yürüme9.sahip olan
i)Çalışmayı ..haline .. insanlar ne
..insanlardır. Oysa ...insanlar kendilerine ...ediyorlar.
1.alışkanlık 2.disiplin 3. oluşturan 4. getiren 5.gülünç
6.çalışkan 7.tembel 8.büyük 9.yazık
d)Aşağıdaki
metinde kelimelerin yerleri karıştırılmıştır. Normal
hızınızda okuyun ve normal hızınızda kavramaya çalışın:
“çoğu Erdoğan Özdemir aştı sonunda
sıkıntıları dünyevi. çocuğu Güzel bir, hayatı tertemiz
aile ve mutlu bir vardı. önüne Dünyevi açılmıştı refah.
olarak öğretim başlamak Bir üniversitede görevlisi
çalışmaya üzereydi. iki aylık gittiği üzere Askerliğini
yapmak Burdur’a beri alamamıştım süreden kendisinden bir
haber. askerliğini tezkere Sonunda kısa dönem bitirerek aldı.
Ailesine sevincini dünya kavuşmanın tattığı o tezkeresinin
günde hayatının bilemezdi kendisine verileceğini. Hangimiz
günümüzde en sevinçli ebedi saadet mekanlarına
başlayacağını yolculuğumuzun bilebiliriz?” M.Bozdağ
Okuma bitti,şimdi geriye dönmeden şu sorulara
cevap verin: Yazıda adı geçen kimdi? Dünyevi sıkıntıları
devam ediyor mu? Üniversitede çalışmaya başladı mı? Bu
üniversitenin adı belli mi? Burdur’a niye gitti? Askerliğini
uzun dönem mi yaptı? Ailesine kavuştu mu? Yaşıyor mu?
e)Aşağıdaki
metinde kelimelerin yerleri tersine çevrilmiştir. Zihninizden
onları normal konumlarına taşıyın ve anlayın:
“yolcudur bir İnsan. sefer-i imtihandır uzun
bir geçer sırattan haşirden berzahtan kabirden, dünyadan,
rahm-ı maderden, alem-i ervahtan, Yolculuk ise.” etmelidir
telakki asker muvazzaf gidecek bir çabuk dünyadan kendisini
İnsan. götürebildi bir şey dünyaya ait kim insanlardan veren
dünyaya kalbini bütün uğrunda etmek. Elde
kuranlardanım hayalini refahın dünyevi ve
ailenin bir mutlu zenginliğin Ben de,. gelmez acı ona
ayrılması bizden Onun. doluyuz hüznüyle ayrılığın bir
boğulduğumuz hasretiyle biz Ama. çırpınıyordu altında
ayaklarımın hayallerim fani bütün çırpındığım uğrunda
bendim ve ölen duyduğumda Haberini.
dostları en candan Onun. müydünüz
düşünmüş hiç bir sonu için böyle Siz onun?
düşündünüz mü için Kendiniz? düşünmemiştim Ben. ahiret
değeriyle ve bütün dünya değersizliğiyle bütün İşte
yüzünde bakmayan aleme ebedi.
Okuma bitti. Şimdi şu sorulara cevap verelim:
Yolcu olan kimdir? Yolculuk nerelerden geçer? Dünyadan bir şey
götüren kimdi? yazar sevinçli mi? Yazar böyle ölmeyi
dünündü mü? Dünya değerli mi? İmtihan yeri neresi?
4.
İsim-Tarih-Yer-Rakam Odaklı Okuyun
Tüm metinlerin en
önemli noktaları “kim, nerede, ne zaman, ne kadar”
sorularının cevaplarıdır. Bu soruların cevaplarını
vermeyen bilginin neredeyse hiç bir değeri yoktur, eksik ve
dolaysıyla yanlış bilgidir. En etkin kavrama bu soruları
maksimum düzeyde cevaplandıran kavramadır. Esasen metindeki
diğer ayrıntıların çoğu ve zaman harcayarak okuduğunuz pek
çok cümle derhal unutulup gidecektir. Şu iki cümleye bakın:
“Maliye Bakanı vergilerin artacağını söyledi” “Maliye
Bakanı Abdüllatif Şener 1.1.1996 tarihinden itibaren Tekel
ürünlerinden alınan bütün vergilerin %1 artacağını
söyledi”. Yukarıdaki metinde kavrama yoğunluğu açısından
odaklandığınız kelimeler, hafızanızda kalacak olan bilginin
yapısını da belirleyecektir. Eğer ikinci cümlede, olayın
1996 yılbaşından itibaren gerçekleşeceği kavranmamışsa,
sözün bir asır önce gerçekleşebilmesi muhtemel hale gelir.
Eğer %1 rakamı kavranmamışsa, birileri veya siz bu rakamın %
50 olabileceğini düşünebilirsiniz. Vergi artışının Tekel
ürünlerine mahsus olduğu kavranmamışsa, tüm ürünler bu
kapsama dahil edilebilir. Görüldüğü üzere boş bırakılan
kısımların tamamlanması için binlerce anlam alternatifleri
oluşturulabilmektedir ki bu durumda aslında kavranan bilginin
hiç bir kıymeti kalmamaktadır. Bu nedenle metinlerde bilhassa
isim, tarih, rakam ve olay yeri bilgilerine özellikle dikkat
etmeli ve bu yolla kavrama doğruluğu düzeyimizi
arttırmalıyız.
a)Aşağıdaki
metinde dikkat edilecek bilgiler gösterilmiştir. Bu çerçevede
okuyunuz:
Yıl 1986, bir kış mevsiminde arkadaşım
Yaşar Okuyan ve İbrahim Avşar ile birlikte Kastamonu’ya
doğru yola çıktık. Ilgaz dağlarına doğru
yaklaştığımızda kışın şiddetli soğuğunda bembeyaz
kesilmiş tepelerde beyaz çarşaflara bürünmüş dev çam
ağaçlarıyla karşılaştık. Söğütlü Köyü
yakınlarından geçerken bir trafik kazasına rast
geldik. Saat yanılmıyorsam 22.00 civarıydı. Akşamın
karanlığında olanlar yeterince net olarak seçilemiyordu.
Görebildiğim kadarıyla bir taksi yokuş aşağı
giderken kamyonun arkasına çarpmış ve altına
girmişti. Taksiden feryatlar yükseliyordu. İki kişinin
taksinin arka kapılarını açıp çıkmaya çalıştığını
gördüm. Taksinin ön tarafı kamyonun altında iyice
ezilmişti. Bu olay bana bizdeki trafik kazalarının
yoğunluğunu hatırlattı. Her gün Türkiye’nin yollarında
ortalama 15 kişi ölüyor. Bir bu kadar da yaralanıyor. Bu
dehşetli bir vahşet. Uzatmayalım elimizden gelen yardımı
yaptık. Şükür ki bu sefer ölen yoktu. Sadece yaralananlar
vardı. Taksideki adı Salih gedik olan şoför ile yanında
oturan eşi Nermin Gedik kırılan camların yüzlerini
parçalaması nedeniyle yaralanmışlardı.
Sorular: Olayın konusu nedir? Olay hangi yıl
gerçekleşti? Nerede gerçekleşti? Hangi mevsimdi? Ölen var
mıydı? Hangi köyün yakınlarında? Ölümler nerede oluyor?
Kaç kişi hangi zaman periyodunda ölüyor? Kaç kişi
yaralandı? Adları nedir? Kaç kişi yolculuğa çıkmıştı?
Adları belli mi? Hangi araçlar çarpıştı?
b)Normal
okumalarınızda isim, tarih, olay yeri ve rakam bilgilerinin
altını çiziniz. Bir süre devam edeceğiniz bu çalışma bu
tür bilgilere özel önem vermenizi alt şuurunuza
öğretecektir. Aşağıdaki metinde isim, tarih, rakam, olay
yeri bilgilerinin altını çiziniz:
“HAKKI DEDE
ANKARA (Zaman)- Milli Eğitim Bakanlığı,
'Bilgisayar Deneme Okullarının Yaygınlaştırılması Projesi'
ile 'Uzaktan ve Bilgisayar Ortamlı Eğitim Projesi 'adı
altında 2 ayrı proje başlattı. 2 milyar 475 milyon 688 bin
dolara mal olacak birinci projenin 240 milyon 128 bin dolarını
Türk Hükümeti karşılarken 2 milyar 235 milyon 560 bin
doları dış kaynaklı kredi olarak temin edilecek.
Bilgisayar Ortamlı Eğitim Projesi ise 4 milyar
247 milyon 687 bin doları Türk Hükümeti katkısı, 2 milyar
738 milyon 680 bin doları dış kaynaklı kredi olmak üzere 6
milyar 986 milyon 376 bin dolara mal olacak. İki proje toplam 8
milyar 681 milyon 936 bin dolara mal olacak. Projelerle yakından
ilgilenen yerli ve yabancı şirketler hazırladıkları teklif
paketlerini hükümet ve Milli Eğitim Bakanlığı'nın ilgili
birimlerine sunmaya başladılar. Kullanılacak dış kaynaklı
krediler dolayısıyla uluslararası ihalelere açık olacak
projelerle Microsoft, Apple, Intel gibi dünya çapındaki
bilgisayar devlerinin de ilgilendiği ileri sürülüyor. Söz
konusu projeler ile okul öncesi, ilköğretim ve ortaöğretim
kurumlarında bilgisayarlı eğitime geçilmesi ve her
öğrenciye bir bilgisayar kazandırılması planlanıyor. Ancak
bilgisayar teknolojisinin hızla değiştiğini dile getiren
uzmanlar, devlet eliyle gerçekleştirilerek toplu bilgisayar
alımlarının ülkeyi bilgisayar çöplüğü haline
getireceğine dikkat çekiyorlar.
NOT: aynı çalışmayı gazete veya kitap
okumalarınızda kendinizi tatmin edici düzeye gelinceye kadar
yapın.
5. Farklı Yazı
Formatlarına Dikkat Edin
Benzer olanlar
arasında farklı olan fark edilebildiğinden daha etkin
kavranmakta ve bellenmektedir. Bu durum da kavrama doğruluğu
düzeyini etkilemektedir. Yazarlar çoğu zaman okuyucularına
yardımcı olmak için metinlerinde özel ve farklı formatlar
kullanırlar. Eğer normal bir metinde koyu, italik, altı
çizili veya “tırnak içinde” yazılmış kelimeler
görülüyorsa bunların özellikle hazırlanmış olduğunun
bilincinde olunmalıdır. Okuma esnasında tam o kelimelere özel
bir ilgi gösterilmeli, en önemli anlam vurguları o kelimelerde
aranmalıdır. Aşağıdaki metinde böyle bir çalışma
yapılmıştır.
a)Dikkat etmemiz
beklenen kelime veya ibarelere özel ilgi göstererek okuyalım:
Bu insanları anlamak çok güç.
“Amerika’da” yapılan bir araştırmayla insanların
dikkatini çeken konuların tespiti amaçlandı. Araştırma
sonucunda insanların kesin dikkatini çeken hususlar şöyle
tespit edildi: Şiddet, zenginlik, sağlık, şöhret ve
cinsellik. Bu beş unsurun her birinin yer aldığı bir
“film” ürettiğinizde gişe rekorları kırabilirsiniz. Bu
yüzden filmlerde cinsellik, cinayet, sağlık sorunları,
zenginlik hep bir arada işlenmektedir.
“1994” yılında bir “film”
seyretmiştim. Adı Holywood Kaplanları idi. Filmi seyrettirmek
için bütün cezbedici unsurlar kullanılmıştı. Acaba bu
cazibenin insanlara bir faydası var mı? Hayır. İngiliz Arnold
Beneth’in “Günün 24 Saatini Yaşamak” adlı kitabı
okuyunca bunu daha iyi anladım. Hayal ülkesine dalıp kendimizi
aldatmaktan başka bir işe yaramıyor yaptığımız. Tembel
insanları hayat tatmin etmiyor ve sinema ekranlarına
yansıtılan hayalle kendilerini tatmin etmeye çalışıyorlar.
Sonuçta tatminsizlik artıyor. Sonuçta kaçınılmaz olarak bir
bunalım kuşağı doğuyor. Emin olun televizyon olmasa bir çok
insan günlük bunalımları arasında boğulacaktır. 100 yıl
önce televizyon mu vardı? Televizyon bütün hayatı
kuşatıyor ama suç ve intihar da her geçen gün katlanarak
artıyor.
b)Kitap veya gazete
okumalarınızda zihninizin özellikle dikkat etmesini
istediğiniz bu tür metinleri tarayınız. Özel ve farklı
formatlı kelimelerin altlarını çiziniz.
4. Eleştirin,
Mantık Bozukluklarını Bulun
Aktif zihin metin
içeriğini daha yoğun ve doğru kavramaktadır. Zihin
aktivitesini arttıran en önemli faktörlerden biri
eleştirebilme ve mantıksal ilişkileri yakalayabilme
yeteneğidir. Okuma bir imajinasyon sürecidir. Okuyucunun
zihninde bir dizi film oluşur. Eğer kişi roman okur gibi
kendini kaybeder ve okuduğu metnin oluşturduğu hayali filmi
takip etmekle yetinirse pasif imajinasyon yapmış olur. Pasif
imajinasyon, televizyon seyretmeye benzer şekilde zihnin
yeteneklerini köreltmektedir. Okuma sırasında okuduğumuz
metne ilişkin eleştirel ve mantıksal değerlendirmeler kavrama
düzeyinin arttırılması için son derece önemlidir. Bu
çerçevede aşağıdaki metni okuyunuz ve mantık hatalarını,
çelişkileri tespit ediniz:
“Çok sayıda konu üzerinde kısıtlı bir
zaman sürecinde karar almakla yükümlü olan örgütler için
zamanın etkin kullanımı önemli değildir. Ancak yasama
meclislerinde zamanın kullanımının farklı boyutları
vardır. Bir yandan gündemlerindeki binlerce işi belli bir
dönemde bitirmek zorundadırlar, değer yandan bu işleri
tartışmaları şart değildir. Çünkü milli ve
milletlerarası politikaların oluşumu parti içinde ve partiler
arasında, toplumum ilgili ve etkilenen gurupları arasında,
bilim adamları ve teknik uzmanlar arasında bir dizi tartışma
ve görüş alışverişi gerektirdiği için bol zaman
bulunabilir. Ancak yasama sürecinde gereğinden fazla zaman
harcanmasına yol açan bazı işler söz konusudur. Rutin olarak
yapılan ve daha az zamanda yapılması halinde yasamanın zaman
kullanımı açısından çıktısını etkilemeyen oylama ve
yoklama işlemleri bu çerçevede dikkate alınmalıdır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde çeşitli oylama ve yoklama
şekilleri söz konusu olmuştur. İçtüzüğe göre Türkiye
Büyük Millet Meclisi’nde işaretle oylama, açık oylama ve
gizli oylama olmak üzere üç tip oylama yapılmaktadır. açık
oylama üyelerin el kaldırmaları veya tereddüt halinde ayağa
kalkılarak sayılma suretinde;, gizli oylama üzerinde üyelerin
ad, soyad ve seçim çevrelerinin yazılı olduğu oy
pusulalarını kutuya atmaları; elektronik oylama
mekanizmasının çalıştırılması veya üyelerin adları
okunarak kabul, ret veya çekimser şeklinde oylarını yüksek
sesle söylemeleri ve böylece oyların Divan Üyelerince
kaydedilmesi yollarından biriyle, İşaretle oylama ise
üzerinde hiçbir işaret bulunmayan yuvarlakların kürsüden
kutuya atılması suretiyle yapılmaktadır.”
Benzer bir
çalışmayı aşağıdaki metin üzerinde yapınız: Bu defa
“sayı, isim ve olay yeri” bilgilerine özellikle dikkat
ediniz.
23.12.1987 tarihinde Orta Doğu Teknik
Üniversitesinde teneffüs esnasında Salih Benekli ile
insanoğlunun kapasite zenginliği üzerinde sohbet ediyorduk.
Söz, insanın fizyolojik bedeninin çalışma düzeninden, beyin
kapasitesine, inanın ruhsal kimliğine kadar bir çok konu
arasında dolaştı. Hafıza, telepati, durugörü, hipnoz,
meditasyon, dikkat, analiz, deha gibi bir çok kavramı
tartıştık.
Konuşma esnasında saat 24.00 sıralarında
Felsefe Bölümü öğrencisi Yaşar Yılmaz da bize katıldı.
Anthony Robbins’in Sınırsız Güç kitabından, Jack Ansign
Addington’ın “Yüzde 100 Düşünce Gücü” kitabına
kadar bir çok kitabı birlikte eleştirdik.
Sohbetle, ilginç gerçekleri hatırladık
beraberce. İnsanların beyin kapasitelerinin kullanımına
ilişkin tespitler her dönem değişiyordu. 1960’larda
kapasitenin % 30’unun, 1980 lerde ’sinin ve 1990’larda %
!0’unun kullanıldığı sanılıyordu. Beyin son bir kaç
yılda çok daha doğru tanımlandı. Kafatasımızın içinde 15
milyar nöron varmış ve biz gerçekte potansiyelimizin sadece
binde birini kullanıyormuşuz.
Ayrıca insanların �’inin dikkat yeteneği
zayıfmış. Bu kadar çoğunluk her duyduğuna ölçüp
biçmeden inanabiliyormuş. Bu yüzden asılsız iftiralar
mutlaka etkili oluyormuş. Yine bu yüzden insanlar birbirlerini
çok iyi anlıyorlarmış. Kütüphanedeki konuşmamız çok
uzamıştı. Yaşar ile Salih çalışmaya devam etti. Ben saat
00.36’da ayrıldım.
Kemal Kara’nın günlüğünden...
1.Okuduğunuz yazıda tespit ettiğiniz mantık
hatalarını yazınız.
2.Yazıda geçen sayısal bilgileri(tarih ve
sayılar) yazınız.
3.Yazıda geçen isimleri yazınız.
4.Yazıda geçen olayları, (olay tasviri ve
konular fikirleri) yazınız.
5.
Yakalayamadığınız Anlamları Tahmin Edin
a)Aşağıdaki
metinde boşlukları tahmin ederek doldurunuz.
Tembelliğin ne ol............... ve insanların
başına nasıl çoraplar ör................. düşündünüz
mü? Bu s............ çok mu çocukça?
Hemen her..... tembelliğin kötü
ol..................... bilir ve kimse t................ olmayı
kabullenmek .........mez. Ama acaba kaç ........... gerçekten
tembel olup olmadığını a.......tırmıştır?
Tembellik ya zihinsel, ya bedensel ya da her
ikisi b............. yaşanır. İnsanların büyük bir kısmı
z.............ini, önemli bir kısmı b............. ini ve yine
çok önemli bir kısmı hem b................. hem de
z..................... çalıştırmazlar.
Dinlenmek kastıyla uzun uzun otu............,
televizyon ..................k, müzik d................,
dedikodu y..............k kontrolsüz hayal k.............. gibi
işlerle meşgul olan insan bunları y........... anda tembellik
tuzağına d................ür.
Oysa hayat duraksamadan d........... eden
“hareketlilik ve aktiflik” prensibi üzerine kuruludur.
Atomlardan galaksilere kadar; mikroplardan balinalara
k........... yaratılışa itaat eden bütün varlıklar amansız
bir har..............lik. furyasında çırpınır.
Bakınız tembel ve durağan
i..................... başlarına neler açılıyor: Bedensel
t......................... içerisinde olan i..................
vücudunda toksik birikimler oluşur. Koşuşturmayan insanın
v......................... zehirli maddeler atılamaz. Dokular
yağ b................... ve kilitlenmeye başlar. Hücrelere
oksijen ve besin dağılımı iyi yap............ca vü.........
hızla yaş................. başlar. Bunu fiziki güç kaybı,
kas zayıflığı, yorgunluk t.................. eder. Bedensel
.................ğin derecesine göre kireçlenme, zaman
içerisinde felç ve daha bir yığın h...................
bedene hücum eder.
Zi.......... t...............k aktif
düş................, zihni kontrolsüz olarak harici ve dahili
telkinlerin tesirine bırakma durumudur. ............insel
t............. alışan kişi bey.......... sinirsel
bağlantılarını aktif bir şekilde kul............... için
zeka ...........ler.
Bu egzersizi normal metinler üzerinde
uygulayın: Birer kelime atlayarak okuyun ve kavrama düzeyinizi
kontrol edin. Kelime atlayarak okurken beyninizin ne
anladığını sürekli sorgulayın. Bu çalışmayı biraz
tekrar ettikten sonra bu defa cümleleri atlayın. Bir cümleyi
okuyun diğerini geçip gelen cümleyi okuyun. Ne
kavradığınızı sorgulayın.
b)Aşağıdaki
cümleleri uygun kelimelerle tamamlayınız.
-Bizi çağırıyorsunuz. Ama üzgünüz yarın
............... -Ben ......... sabah saat 5.00’te.....
-Onlara çok kızıyorum. Sonunda ........ kavga ...... -Boşuna
..... Onlar ......... ikna...
-Ben asla TV ........... Çünkü .............. köreltiyor.
-Başım ......... ilaç ......?
-Bana kalırsa oraya asla ...................... -Emrediyorum.
...... kitabı ........!
-Beni dinleseydin bu olaylar ................. -Ohh! Bugün hava
.............
c)Aşağıdaki
cümleleri okuyarak değerlendiriniz ve olayın ayrıntısını
tahmin ediniz.
-Kafam karıştı, bu yemek sanki bozuk.
-Arıyorum, bulamadım. Girerken ayakkabılarımı buraya
bırakmıştım.
-Çabuk gaz maskesi alın. Pencerelerinizi kapatın. Bodrumu
hazır tutun.
-Çarpıştılar. Yardıma gidiyorum. Sen hemen ambulans
çağır.
-Allah’ın biliyorsun, topraklarımız çatladı. Bu bahar, bu
yaz. Allah’ım
-Izgara hazır mı oğlum. Kömürleri
dumanlandırdın mı?
6. Yön
Kelimelerine Özel Dikkat Gösterin
-aşağı
yukarı/yaklaşık/ortalama/hemen hemen: kendisinden
sonra gelecek olan ölçünün, büyüklüğün veya fikrin kesin
olmayan, yakın bir değerde olduğunu ifade eder.
-bilakis/tam
tersine/aksine/oysa/halbuki: bu kelimelerden sonra daha
önce geçenin aksine bir fikrin geleceğini gösterir.
-hususan/özellikle/bilhassa/hassaten:
bir çok faktör arasında en fazla öneme sahip olan bir
faktörün bu kelimeden sonra geleceğini belirtir.
-yani/başka değişle/diğer
ifadeyle/demek istiyoruz ki: biraz önce ileri sürülen
fikrin yeniden tekrar açılarak ifade edileceğini gösterir.
-sonuçta/böylece/bu
yolla/dolaysıyla/öyleyse/binaenaleyh/bundan ötürü/bunun
için: önce ifade eliden olaylar veya nedenlerin bir
sonucu veya sonuçları bu kelimeden sonra gelecektir.
-ama/rağmen/karşın/fakat/ancak/yalnız/lakin:
önceki fikrin tam zıddı bir fikir bu kelimelerden sonra
gelecektir.
-kesinlikle/katiyen/asla/mutlaka/muhakkak
ki: emin olunan doğruluğu veya yanlışlığı
şüphesiz olan bir fikir bu kelimelerden sonra gelecektir.
-sonuç olarak/kısacası/özetle:buraya
kadar anlatılan fikirlerin ve bilgilerin bir hülasası burada
anlatılacaktır.
-mesela/örneğin:ileri
sürülen bir fikir delillendirilmek veya mantık tarafından
anlaşılmasını sağlamak amacıyla örneklendirilecektir.
-her ne kadar/yine de/olsa da:kendinden
önce gelen bir fikrin doğruluğu biliniyor olsa da en az onun
kadar veya onun doğruluğuna rağmen bir başka doğru ileri
sürülecektir.
7. Amaçlı Okuyun
Okumanızın bir
amacı varsa kavrama düzeyiniz en üste çıkacaktır.
Kafasındaki bir sorunun cevabını arayan okuyucu amaçlı
okuyan okuyucudur. Buna göre aşağıdaki alıştırmaları
yapalım: Verilen metni, üstündeki sorunun cevabını bulmak
amacıyla okuyalım ve altta belirtilen yere cevabı yazalım:
Soru: Kim faksla banka dolandırdı?
Metin: (Zaman 17.2.1998) Hayali araç plakaları
üzerine düzenlediği hasar tespit belgeleri ve ödeme
emirlerini bankaya fakslayan Ahmet Kalyoncu, 3 ayrı tarihte
muhtelif rakamlarda parayı kendi hesabına aktardı. Kalyoncu,
bir dosya kağıdına ödeme emrini yazdıktan sonra Guneş
Sigorta'ya ait logo ve genel müdürün imzalarını
yapıştırdı. Kalyoncu, böylece faksın genel müdürlükten
gönderilmiş gibi anlaşılmasını sağladı. Faksın kayıtlı
numarasını da Güneş Sigorta'nın genel müdürlük numarası
ile değiştiren Kalyoncu, çevirdiği dümenin
anlaşılmamasını sağladı.
Cevap: Ahmet Kalyoncu
Soru: Uçak kazası nerede oldu, kaç kişi
öldü?
Metin: (Zaman 17.2.1998) Endonezya'nın tatil
beldesi Bali'den kalkarak Tayvan'ın başkenti Taipei'ye gitmekte
olan Çin Hava Yolları'na ait, yolcu ve mürettebatla birlikte
197 kişinin bulunduğu Airbus 300 tipi uçak, uluslararası
Can-Kay-Sek Havalimanı'na inişte piste çakılarak alev aldı.
Görgü tanıkları, uçağın, çakılmadan önce de en az üç
apartmana çarptığını belirtiyorlar. Uçağın çarptığı
binalardan da bir çok yaralı insanın hastaneye
kaldırıldığı dile getirildi. Kazaya, sisli havanın sebep
olduğu kaydediliyor.
Cevap: Can-Kay-Sek hava alanı, 197 kişi
8. Önce Ana
Fikirleri Bulun
Önce ana fikri
bulursanız, diğer tüm fikirler ona bağlanacak ve böylece
daha fazla bilginin bilincinize çıkması sağlanmış
olacaktır. Ana fikirlerin aranacağı yerler, metnin
büyüklüğüne göre değişir. Kitabın bütününün ana
fikrinin yanı sıra her bölümünün ve her paragrafının ana
fikri vardır. Kitabın bütününün ana fikri adında ve giriş
bölümünde saklıdır. Her bölümün ana fikri de bölüm
başlıklarında veya bölüm girişlerinde yer alır.
Paragraflara gelince,
yazarlar ana fikirlerini paragrafların ya başında, ya
ortasında ya da sonunda yerleştirirler. Bazı yazarlar da ana
fikrin cümleler arasında gizlenmesini uygun görürler ve
okuyucuların bunları bulmalarını beklerler. Bu nedenle
yazarları önceden tanımamız ve anlatım sitilleri hakkında
bilgi sahibi olmamız işimizi kolaylaştıracaktır. Şimdi
aşağıdaki çalışmaları yapalım:
a)Aşağıdaki kitap
veya bölüm adlarının nasıl bir ana fikir taşıdığını
belirtiniz:
Kitap Adı: Büyük Düşünmenin Büyüsü,
Yazan Dr. David J. Schwartz
Ana fikir: Büyük düşünme insanın büyük başarılara
ulaşmasının yoludur.
Kitap Adı:İçindeki Devi Uyandır, yazan
Anthony Robbins
Ana fikir:
Bölüm Adı: “Kendi Mazeret Hastalığını
Tedavi Et”
Ana fikir:
Bölüm Adı: Tutumlarınız sizden yana olsun
Ana fikir:
b)Aşağıdaki
paragrafta ana fikir koyu yazılmıştır. Önce ana fikri sonra
diğer fikirleri okuyup kavrama farkınızı gözlemleyiniz.
Bilim ile, bilgi şeklinde ifade edilebilecek
“ilim” arasındaki ayırımı ortaya koymamız gerekir. İlim
(bilgi-knowledge), bilimi (science) içeriyor olmakla birlikte
bilim ilmi kapsamaz. Kaynakları ilahi ve nakli de olabilen ilim
sınırlılıkları reddettiği halde bilim ve bilime dayalı
ilim (bilgi) ancak belli kalıplar çerçevesinde alınmış
olmak zorundadır. Bilim bir düzenliliğin ifadesidir ve ifade
edildiğinde bu düzenlilik insanlar tarafından rahatlıkla
kavranılabilir. İlim de bir düzenliliğin veya mutlak
gerçekliğin ifadesi olabilir ama bilimin kapsamını aştığı
noktadan sonra kavranılmaları güçleşir ve inancın konusu
olur. Bilimin kavrayış ve ifade kapsamının önemli felsefi
akımlardan biri olan pozitivizm ile iyice
sınırlandırıldığını görüyoruz. Pozitivizmi(olguculuk)
literatüre ilk getiren Fransız Aguste Comte’tur. Comte’un
pozitivizminde “Doğrudan deneyle sağlanamayan bilgi metafizik
veya teolojiktir. Duyularla alınamayacak hiçbir şey bilgi ve
tecrübe konusu yapılamaz. Varlık aleminde psikolojiye yer
yoktur ve psikoloji biyolojiyle açıklanır.” Comte göz,
kulak, burun, dil ve ten dışında bir yolla algılandığı
ileri sürülen hiç bir gerçeklik olmadığını ileri sürer
ve ilmin (bilginin) sadece duyularla algılanabilen ve
deneylenebilen olgular dışında hiç bir şeye
dayandırılamayacağını savunur. Bu kapsam dışında var olan
ilim Comte’a göre ya metafizik ya da teolojiktir. Bu
gerçekleri tam olarak görmemizi engelleyen yaklaşım
günümüze kadar çeşitli değişimlere uğramış olsa da
kökenlerini hala korumakta ve bilim son zamanlardaki
çatırdamalarla birlikte pozitivizmin kalıplarıyla sınırlı
kalmaya devam etmektedir. Görüldüğü üzere, bilim bilimsel
araştırmalara dayalı olarak üretilen elle tutulabilir, gözle
görülebilir veya denenebilir bilgiyi kapsadığı halde
“bilgi,” kaynağı ne olursa olsun her türlü bilgiyi
kapsar.
c)Aşağıdaki
paragrafların ana fikirlerini söyleyin:
P-1: Başarmak istiyorsunuz. Gerçekten istiyor
musunuz? Yani istediğiniz zaman heyecan duyuyor musunuz? Eğer
heyecan duyuyorsanız gerçekten istiyorsunuz demektir. O zaman
emin olun sonunda başaracaksınız: Ana fikri: Eğer insan bir
işi başarmayı heyecan duyacak derecede isterse başarır.
P-2: Kardeniz bölgesini gördünüz mü? Her
taraf yemyeşil. Bir gidip görün. Heyecan duyacaksınız. O
güzellikleri keşfettiğinize pişman olmayacaksınız. Ana
fikri:
P-3: Yine bir cinayet. Yine bir intihar. Yine
bir kaza. Bunlar neden gündemden hiç düşmüyor.
Duygularımızı nasıl etkilediklerine bakın. Psikopat olduk.
Hayata bu yüzden hep karamsar bakmaya başladık. Sonunda bunlar
hayatımıza yansımaya başladı. Enerjimiz tükeniyor. Ana
fikri:
9. Zihninizi Fikir
Planları Konusunda Eğitin
Plansız yazılarda
fikirler karmaşık bir yapıda verildiğinden sistemli
kavranmaları zordur. Ancak ilmi ve fikri metinler, ders
kitapları ve başarılı yazarların bilgi kazandırma amacı
taşıyan yazıları genellikle sistemlidir. Zihnimizi sistemleri
kavrama konusunda eğitmemiz gerekmektedir. Bir metin “ana
fikir-yardımcı fikirler, deliller ve örnekler”den oluşan
bir plan izler. Tüm bilgileri kavrayabilmek ve onları yerli
yerlerine koyabilmek gelişmiş bir fikir planı
çözümleyebilme yeteneği gerektirir. Aşağıdaki örneğe
bakalım:
İnsanları ikna etmeye çalışırken dikkat
etmeniz gereken bazı kurallar vardır. Bunun için size iki
temel yol öneriyoruz: Öncelikle dinleyenlerin gururlarını
rencide etmemeniz gerekir. Bu yolda tavsiyelerimizi özetlemek
istiyoruz: Öncelikle dinleyenleri asla eleştirmemelisiniz. Aksi
taktirde karşınızdaki kişinin hatasını açığa çıkarır
eleştirirseniz “ego”su yaralanır. Böylelikle o kişinin
sizden nefret etmesine ve ya sizi dinlemekten vazgeçmesine veya
kendi fikrini destekleyecek deliller aramasına yol açarsınız.
İkinci olarak gerektiğinde kendi hatalarınızı hemen kabul
etmelisiniz. İnsanlar kendi eksiklerini görmeye isteksizdirler.
Siz kendi eksiklerinizi görürseniz onlarda kendileri hakkında
bu isteği oluşturursunuz. Hatalarınızı reddederseniz
muhataplarınız da kendilerininkileri reddederler. Dahası sizin
reddiniz egonuzu koruduğunuz anlamına gelir. Üçüncü bir
nokta tartışmadan kaçınmaktır. İnsanlarla “evet-hayır”
kilitlenmesine girdiğinizde tartışmaya başlarsınız. İşin
içine duygu girer ve herkes şerefini kurtarmak için
doğruluğunu ispat için çırpınır. Tam bu anda ya
tartışmayı sürdürmeyerek konuşmayı kesin ya da
uygulanabilirse çözüm tutumunu kullanın. Çünkü eğer amaç
karşıdaki insanı kazanmaksa tartışma kesinlikle her iki
taraf için de mağlubiyetle sonuçlanır.” Son bir noktayı
daha vurgulayalım: Sizi dinleyenlere asla “hayır”
dedirtmeyin. Yanlış bir fikir, değerlendirme veya bilgi ileri
sunularak size bir teklif yapıldığında asla doğrudan
“hayır” cevabını vermeyin. Eğer kişi başkalarının
düşüncesini size aktarıyorsa “hayır” diyebilirsiniz. Ama
eğer başkalarından alıntılasa da kendisinin de kuvvetle
benimsediği bir yaklaşım ise hemen hayır demeyin.
İkna ediciliğinizi etkileyen ikinci nokta
görünüşünüzün etkileyici olmasıdır. İnsanlar sizi ilk
gördükleri izlenimleri her zaman sizinle birlikte hatırlarlar.
İlk verdiğiniz izlenim tüm hayatınız boyunca sizi
tanımlamaya devam eder. Görünüşünüz insanların en az %
80’i için sizin ne kadar dinlenilmeye değer veya güvenilir
olduğunuzun göstergesidir. Bu çerçevede öncelikle enerjik
görünmelisiniz. Yorgun görünen insanlar yavaş, tutuk ve
donuk konuşurlar. Heyecan eksikliği nedeniyle
inandırıcılıkları zayıftır. Görünüşleri sanki
inanmadıklarını söylediklerini düşündürmektedir. İkinci
olarak temiz giyinmelisiniz. İnsanın dış görünüşü iç
görünüşünün aynası olarak algılanır. İç görünüşün
en önemli yansıması yüz hatları ve vücudun genel duruşu
olsa da izleyici ilk anda en az bunlar kadar kişinin giyimine ve
temizliğine dikkat eder. Düzgün tıraş, bembeyaz parlayan
dişler temizliğin ve asilliğin ilk işaretlerindendir. Buna
paralel olarak düzgün ütülenmiş yani görünümlü takım
elbise, boyalı sağlam ayakkabı, sıra dışı olmayan renkler
önemli giyinme faktörüdür. M. Bozdağ- Toplum Önünde Güzel
ve Etkili Konuşma Seminerinden notlar.
Plan:Konu: İkna Edicilik.
1. Gururları rencide etmemek -asla eleştirmeyin
-hatalarınızı hemen kabul edin
-tartışmaktan kaçının
-asla “hayır” dedirtmeyin
|
2.Etkileyici görünüş --enerjik görünün
--temiz giyinin
|
10.Grafiklere-Tablolara
Dikkat Edin
Metinlerde
grafiklerin, tabloların çok önemli bir rolü vardır. Bunlar
a) Sayfalar dolusu bilgiyi küçük bir alana
sıkıştırmışlardır. b)Bu tablolardan bilgiler arasındaki
ilişkiyi, bilginin bütünlüğünü çıkarmak çok daha
kolaydır. c) Bu tablolar beynimizin hem sağ hem de sol lobunu
birlikte kullanmamızı ve böylece zihin etkinliğimizi bir kaç
kat arttırmış olarak öğrenmemizi sağlarlar. Okuduğumuz
metinde yazarın bizim için grafikler, tablolar, şekiller,
resimler, çizimler hazırlaması büyük bir fırsattır. Emek
gerektiren bu tür bölümlerde duraklayarak üzerlerinde
çalışmamız ve anlam çıkarmamış gerekmektedir. İlgili
şekilleri buraya koymadık.
b) Daha Hızlı
Kavrama
Tanımı:
Bilindiği gibi kavrama masajın taşıdığı imajın zihinde
canlanması olayıdır. Film veya resmin canlanmasının
gecikmesi, kavramanın gecikmesi anlamına gelmektedir. Herhangi
bir kelimenin anlamı zihinden çağrılmaktadır.
Çağırdığınız kelimeyi biliyorsunuz, tanıdık bir kelime
olduğundan eminsiniz ama hangi anlama geldiğinin bulunması
için en az 1-2 saniye beklemektesiniz. Bazen yabancı dilde
kelimelerin anlamlarını hatırlamaya çalışırken bu
gecikmenin iyice arttığını fark ederiz. Hatta
arkadaşlarımızın isimlerini hatırlarken bile aynı durum
söz konusu olabilmektedir. Kavrama hızında yavaşlık olanlar
yavaş okurken bunu fark edemeyebilirler ama hızlarını
arttırdıklarında kavrama yavaşlığı kendini belli
edecektir. Yani anlam, alınan mesajdan bir kaç saniye sonra
gelecektir.
Nedeni:
Kavramanın aslında bir diğer tanımı da hatırlamadır.
Çünkü kavrayan kişi ancak zihninde yerleşik olan önceki
mesajları hatırlayarak, onlarla yaptığı karşılaştırma
sonucunda kavramaktadır. Önceki mesajlarla karşılaştırmak
da öncekileri hatırlamayı gerektirmektedir. Kavrama hızının
yavaşlamasının temel nedeni zihnin çalışma hızının
olumsuz etkilenmesi ve yavaş çalışmasıdır. Kitabınızın
son bölümünde genel hafızanızı nasıl arttıracağınız
anlatılmıştır. Tüm genel hafıza teknikleri aynı zamanda
kavrama hızınızın ön önemli çözümünü oluştururlar.
Kavrama hızı tamamen beynin çalışma hızıyla ilgili bir
konudur. Beyni eğiterek bu sorunu aşacağız. Ancak Süper
Sağlık bölümünde anlatılan engellerimiz varsa her zaman bu
problem varlığını sürdürecektir. Dikkat edin: Uykulu
olduğunuz zaman, karnınız fazla tok olduğu zaman, temiz
oksijen soluyamadığınız zaman, canınız sıkıldığı zaman
beyniniz iyi çalışıyor mu? Hayır. Bu yüzden
seminerlerimizde bazen çok iyi bir performans sergilersiniz.
Bazen beyninizin yavaş çalıştığını hissedersiniz.
Kitabınızın diğer bölümlerinde anlatılan faktörleri
burada özetleyelim:
1.Yerleşik İmaj
Zayıflığı: Kavrama esnasında beynimiz sembolleri değil,
sembollere bağlı imajları taramaktadır. Bu imajlar zihnimizde
mevcut değilse bunları kavrayamayız. Eğer bunlar zayıf
yerleşmişse o taktirde onların bulunması daha fazla zaman
gerektirecektir. Örneğin:
“kedi” kelimesini
hemen tanıyacaksınız. “Van kedisi”, “Ankara kedisi”
denildiğinde kavramanız biraz daha gecikecektir. Ya “Kuala
Lumpur kedisi” denildiğinde... Şimdi şu hayvan isimlerine
bakınız: Hepsini aynı hızda kavrayabilecek misiniz?
“baykuş, bıldırcın, ağaçkakan, kırlangıç, bukalemun,
yeşil şebek, ağustos sineği, yengeç, kalamar, mürekkep
balığı...” Dikkat edin az gördüğünüz isimlerin
resimlerini veya filmlerini canlandırmanız zaman almakta ve
güçleşmektedir. Şu iki cümlenin hangisinin daha kolay filme
dönüştüğünü sorun: “yüz tane kedi adamın yüzünü
tırmalıyordu.” “Bin tane minnacık alfit, ayaklarıyla
adamın yüzünü tırmalıyordu.” Çoğunuzun cevabı ilk
cümle olacaktır. Çünkü kedilerin ve tırnaklarının
resimleri zihninizde daha yoğun mevcuttur.
2.Beyni Hıza
Alıştırmama: Beyin hızlı kullanılabilecek halde iken
onu hızlı kullanmazsak yavaş çalışma alışkanlığını
korur. Gevşek yaşayanların beyinleri de gevşek
çalışacaktır. Dolaysıyla hızlı düşünme, hızlı
sonuçlara ulaşma yeteneklerinin ardında bu tür
çalışmaları çok yapmak yatar. Tıpkı tanıma yeteneğinde
olduğu gibi kavrama yeteneğinde de beynin hızlı
çalıştırılması gerekmektedir.
3.Beyin Hızını
Kösteklemek: Tıpkı tanıma yeteneğinde olduğu gibi
kavrama hızımızı da yavaşlatan bir kısım tutum
sorunlarımız vardır. Bunlar zihin sağlığımızı tahrip
ederler ve zihnimiz yavaş çalışır. Her türlü stres,
uykusuzluk, fazla yemek(dolu mide), oksijeni eksik ortamda
yaşamak veya diyaframatik soluma yapamamak, çok durgun ve
hareketsiz yaşamak gibi tutumlar kesin olarak beynimizin
çalışma hızını köstekler. Bu konuda kitabınızın
“Süper Sağlık” bölümünde size anlatılanları büyük
bir içtenlikle dikkate almalı ve hayatınızın akışını,
büyük bir gelecek için, yeniden planlamalısınız.
4.Zayıf Bilgi
Düzeyi: Bu düzeyin bir boyutu kelime dağarcığıdır. Ne
kadar çok kelimeyi ne kadar sık gördüyseniz o kadar hızlı
kavrarsınız. Bilgi ve kültürel birikim düzeyinin
zayıflığı kavrama hızını ve daha da önemlisi kavrama
düzeyini kaçınılmaz olarak olumsuz etkileyecektir. Bu
çerçevede kelime dağarcığının zengin olması anlamlara
hızlı ulaşmayı sağlar. Farklı yazarları okumuş olan
kişilerin zihinlerinde farklı ibare biçimleri yerleşmiştir.
Eğer kişinin bilgi düzeyi zenginse yeni bilgileri
karşılaştırabileceği çok bilgi materyaline sahiptir. Bu
durumda hafızasında daha çok materyale ulaşılabileceğinden,
daha çok anlama daha hızlı ulaşmak mümkün olacaktır.
Çözümü:
1.Kelime
dağarcığınızı geliştirin
Kelime
dağarcığınızı eksik tutarsanız okuduğunuz metinlerde
bilmediğiniz kelimelerin sayısı fazla olacaktır. Bu durum
kavramanızı ve tabii ki okumanızı yavaşlatacaktır.
Bilmediğiniz kelimeyi -eğer bilmediğiniz karakterlerle
örneğin Çince veya Bangladeşçe yazılmamışsa-
tanıyabilirsiniz ama anlamını iyi bilmiyorsanız
kavrayamazsınız. Türkçe metinleri okuyorsanız bir Türkçe
sözlüğünüz olacak ve sözlük üzerinde çalışacaksınız.
Aşağıda bazı kelimeler verilmiştir. Bu kelimelerden
bilmediğiniz kelime sayısı 10’un üzerinde ise mutlaka bir
sözlük alın ve çalışın:
numune/mamafih/karşıt/örtük/yazın/bulgu/nüsha/nasih/münekkit/inkısam/katl/gam/göçük/
kıspet/salgı/toksik/olgu/püskül/nübüvvet/fenomen/fani/şov/sav/sal/tutucu/liberal/muhafazakar/
kebir/yaygı/bent/bend/fıkra/fırka/nazır/nazar/nazire/nüzul/jeneratör/gen/jenerasyon/echel/
ukela/ukul/efkar/afak/infak/nifak/nar/hayy/salim/IMF/BM/AT/onursal/tazmin/zemin/somun/
sulh/selahiyet/simya/yargıç/jüri/jel/imame/buyruk/buruk/yalak/kelek/konuşlanmak/çapak/palyatif/
pervaz/seyrelti/sanrı/semiz/zinde/zahir/zinnur/inzar/tenzil/münezzeh/mazhar/mezhep
2.Kelime-İmaj-Çağrışım
sisteminizi Geliştirin
Zihninizi
geliştirmek için kelimelerle imajlar arasında güçlü bir
imaj eşleştirmesi yeteneğine sahip olmamız gerekir. Çünkü
kelimelerin taşıdığı imaj zenginliğini üretebilme
yeteneğimiz kavrama yeteneğimizin ta kendisidir. Kelimeler
üzerinde yapacağımız çalışmaları cümlelere
kaydıracağız.
a) Aşağıdaki
kelime örneklerine çalışın
Ayı: hayvanat bahçesinde, kitap sayfasında,
Barış Manço’nun şarkısında, sokakta burnunun ucuna zincir
takılıp oynatılan ayı, beyaz ayı, kutup ayısı, kış
uykusuna yatan ayı, “ayı” filmindeki şefkatli ayı,
bağıran ayılar...
Kelebek: Büyük, küçük kanatlı kelebekler;
üzerinde göz işareti olan, olmayan, yuvarlak kanatlı, sivri
kanatlı, yeşil, kırmızı, sarı kelebekler, bahar
bahçesinde, otlar üzerinde renk renk çiçekler üzerinde
kelebekler. elinizde tuttuğunuz, pencerenizden giren kelebekler.
arabaların camlarına, evlerin duvarına yapıştırılan
plastik süs kelebekleri, Malezyalıların dondurarak plastik
içerisine yerleştirdikleri ve acımasızca maskot yaptıkları
hakiki kelebekler...
Dünya:........siz üretin
Karıncalar: ......siz üretin
Ağaçlar:...... siz üretin
b)Benzeri
çalışmayı metin üzerinde yapın. Şimdi vereceğim metinde
geçen cümleleri değil, kelimeleri okuyun. Her kelimede durup
oluşturduğu imajı veya imajları zihninizden geçirin.
Ardından cümlenin bütününe bakarak imajların nasıl
birleştiğini görün: “Bunu çok düşündüm.” cümlesini
birlikte çözümleyelim: “Bunu”: Bu nedir? Sanki elimde bir
şey var. Bir nesne, bir fikir tutuyorum. “Bu” diye işaret
ettiğim bulanık bir varlık mevcut. Eğer önceki cümleler
üzerinde çalıştıysanız “bu’nun ne olduğunu, burada
hangi filmin kastedildiğini göreceksiniz. “Çok”: Çokluk
miktar belirtir. Tonlarca, yıllarca, saatlerce, bıkmadan...
Yapılan işin cinsine göre çokluğun cinsi de değişir.
“Düşündüm:” Ben düşünüyorum. Oturmuş, ellerimi
alnıma koymuşum, kafamda fikirler dolaşıyor. Burada, evde,
yürürken, otururken, yemek yerken; ama çok düşündüm.
Şimdi tek tek yaptığımız şu: Bu canlandırmaları bir araya
getiriyoruz ve film tamamlanıyor. Her yerde devamlı bir
meseleyi düşünen adamın görüntüsü bu. Şimdi siz diğer
tüm cümleler üzerinde çalışın.
“Bu yazıyı okuyan bir çok insan bu
satırların sahibi gibi, acılarla büyümüştür. Bir çok
gayretli arkadaşımı tanırım. Gayret ederler, didinirler,
yırtınırlar. Kader onları hangi sebeplerden dolayı her gün
yeni bir başarıya koşturuyor dersiniz?
Bunu çok düşündüm. Bana ihsan edilen nimet
ikiye katlandığında, ya da elimdekileri kayıp ediverdiğimde
düşündüm. Gerçekte biz sadece kendi çalışmalarımızla
mı kazanıyor ve kendi çalışmalarımızla mı kaybediyoruz?
Oysa kazanmak uğrunda çırpınan nice insanın elleri boştur.
İstediklerine kavuşturulan nice insanın elleri de çoğu zaman
istemedikleri halde boşaltılır. Neden?..
Peygamberimiz(asm) cevap veriyor bu soruya:
“Nimete, ihsana şükretmek nimetin gitmesi ve elden alınması
karşısında bir garantidir.”
Düşünün; iyilik yaptığınız bir insanın
nankörlüğü ve ihanetiyle karşılaşırsanız o insanı bir
daha iyilik yapılmaya layık görür müsünüz? Hele de her
iyiliğiniz karşısında nankörlükle
cevaplandırılırsanız... Size teşekkür edilmezse... Nankör
insan iyiliğin değerini idrak edemeyen, ayaklar altında
sürünmeye layık insandır. O zaman Yaratıcıya her fırsatta
içtenlikle şükretmeyi ihmal eden insanlar neden şikayet
ediyorlar?
c) Aşağıda verilen
kelimelerin zihninizdeki ilk görüntülerini hızla fark edin.
Ardından aynı kelimeyle ilgili beyninizde yer alan diğer
görüntüleri ve filmleri yakalamaya çalışın.
Nesne: kedi, kuş, kadı, kimyon, biber,
barbunya, patates, boncuk, kemik, kirpik, çilek,
Eylem: Patinaj, tırmanma, dövüşme, sallanma,
şakalaşma, ağlama, yalvarma, devrilme
Soyut: Güzel, sevimli, öfkeli, acı verici,
kahraman, fedakar, zalim, medeni, hakim
d) Yukarıdaki
çalışmanın özüne paralel olarak sözlük okuması yapın:
Türkçe sözlüğünüzü kullanacaksınız. A’dan Z’ye tek
tek kelimeleri okurken her kelimenin üzerinde durarak zihninizde
hangi imajı oluşturduğunu sorun. her kelime için hemen bir
imaj bulun ve böylece tüm kelimeleri tamamlayarak zihninizden
mutlaka imaj üretin.
BU BÖLÜM MUHAMMED
BOZDAĞ’IN YETENEK.COM SİTESİNDEN ALINMIŞTIR.
BU SİTEYİDE
ZİYARET ETMENİZİ TAVSİYE EDERİZ.